Ah! Bu içgüdüler...
Meseleye hangi açıdan baktığımıza göre değişir. Bunlara ihtiyatsızlık ya da gözüpeklik de diyebiliriz. Elimizde değildir ki, sinsice içimize dolar bu düşünceler.
Tanzim olunur mu, belki de olunur ama o zaman da,
" Doğal eğilimlere karşı konulduğu zaman, bu baskı bu eğilimleri ölçüsüz, şiddetli çığırından çıkmış duygular haline getirir ki, bir çeşit deliliktir bu. " der, Diderot Rahibe adlı eserinde.
İki ucu da keskin bir bıçak, bana göre. Ortaya mı dökmeli, yoksa geriye mi itmeli...
Selâm ve sevgilerimle...