Tzvetan Todorov ilginç bir yazısında üç tür dedektif romanı ayırır. Birincisi whodunit (kim yaptı) adını alan ve bir cinayetin çözümünü anlatan türdür. Bundan ötürü iki öykü yer alır bu türde; cinayetin öyküsü ve çözümün (soruşturmanın) öyküsü. İkinci öyküde eylem azdır genellikle, çünkü bu öykü, mantığını kullanan dedektifin ipuçlarını değerlendirerek bir bilmeceyi andıran cinayeti nasıl çözdüğünü anlatır. işte bu çözüm birinci öyküde olanları yani cinayetin nasıl işlendiğini ve katili açıklar. Agahta Christie gibi yazarların en iyi örneklerini verdiği bu klasik türde okuru sürükleyen, romanın başında beliren "katil kim?" sorusunun uyandırdığı meraktır.
İkinci tür dedektif romanı thriller (heyecan romanı) ise bir tek öyküden oluşur. Bu romanlarda çözülecek esrarlı bir cinayetten yola çıkılmaz; onun yerine, kaçakçıların, gangsterlerin, kiralık katillerin çevresinde geçen şiddet eylemleri ile dolu, heyecanlı serüvenler sıralanır. Romanın kahramanı dedektif bu tehlikeli olayların içinde yuvarlanır, dövüşür, yaralanır, ölümle burun buruna gelir vb. Bu türde okuru sürükleyen "katil kim?" merakı değil, şimdi ne olacak heyecanıdır.
Todorov bu iki türün özelliklerini kendinde toplayan üçüncü bir tür saptar: Suspence (gerilim) romanı. Bu üçüncü türün tipik örneklerinde roman kahramanı (çoğu kez dedektifin kendidir bu) bir cinayet olayına karışmıştır ve cinayeti işlemediği halde şüpheler onun üzerinde toplanmakta ve bütün deliller onun suçlu olduğunu göstermektedir. Bundan ötürü suçsuzluğunu kanıtlamak için gerçek katili bulmak zorundadır, ama bulana kadar da sürekli kaçması, polise yakalanmaması gerekmektedir. Klasik türde olduğu gibi burada da iki öykü var: Biri cinayetin, biri de çözümünün öyküsü; ama çözümün öyküsü ikinci türde olduğu gibi heyecanlı serüvenler içinde geçer ve okuru sürükleyen, "katil kim?" merakından çok kovalanan kahramanın bu gerilimli kaçış öyküsüdür.
Kurt Kanunu'nda da işte bu üçüncü türün kurgusunu buluruz. Kara Kemal, Mustafa Kemal'i öldürmek üzere harekete geçen bir suikast hazırlayıcısı sanılmakta ve suçsuz olduğu halde kaçıp saklanmak zorunda kalmaktadır. Bu gerilimli kaçıp kovalamaca süresince bir yandan suikast olayının gelişimini izler, nedenleri üzerinde düşünür ve yavaş yavaş işin iç yüzünü kavrar, gerçek suçluyu da bulur. Ama bu buluş onu ölümden kurtaramayacaktır yine de. Zaten yazarın amacı kahramanı kurtarmak değil, yıllar sonra gerçek suçluyu okura açıklamaktır. Görüldüğü gibi bu yapıtta da iki öykü var. Birincisi, dedektif romanındaki cinayet öyküsünün yerini tutan suikast öyküsüdür; ikincisi, bu suikast girişimi üzerine başlayan kaçışın ve suikastın esrarını açıklığa kavuşturma çabasının öyküsü. lki öykü iç içe aynı zamanda gelişmektedir, çember daralırken, kendi kurtuluş yollarını arayan ve verileri değerlendiren Kara Kemal'in kafasında son yıllara ait tarihsel olaylardan oluşan birinci öykü şekillenmeye başlar.