Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

256 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Mevsimler Dörtlemesi’nin üçüncü kitabı İlkbahar, seride şimdiye kadar en çok sevdiğim kitap oldu. Bunda seriyle kurduğum bağın ilerledikçe güçlenmesinin de payı olabilir ancak Smith’in siyasi sorunları ve eleştirilerini bu kadar şiirsel bir dille, sanatın farklı dallarından eserlerle de bağ kurarak, kâh sayıklamalar, sanrılar kâh doğadan betimlemelerle araya serpiştirdiği sembollerle bezeyerek, ironik ve iğneleyici bir üslupla işlemesi bence takdire şayan. Ali Smith’in Dickens sevgisinin yanında Emile Zola’ya olan hayranlığını da görüyoruz bu kitapta ve Smith, Zola’nın başyapıtlarından Germinal için “umutsuz umut” ifadesini kullanıyor. Bence İlkbahar’ın ruhu da tam olarak bu: umutsuz umut. İlkbahar’da mülteciler ve sığınmacılar konusuna eğiliyor yazar; yapılan insanlık dışı muameleyi, sözde insan hakları ve demokrasi savunucularının ikiyüzlü ve çelişkili tavrını gözler önüne seriyor. İlaveten dijital çağın çok güzel bir eleştirisini sunuyor yine kendine has şiirsel dili ve ironik üslubuyla; hayatı kolaylaştırması beklenen teknolojinin insanı kayıt altına alınan bir sayıya indirgemesinden ve gelinen noktada tüm bu depolanan bilgilerin nasıl yine siyasi gücün elinde insana karşı kullanıldığından bahsediyor. Ana tema sınırlar ve mülteciler olunca bu kez tarihten bugüne Britanya’nın İrlanda ve İskoçya meselelerinin gölgesi düşüyor. Dört karakter etrafında şekillenen bir kurgusu var İlkbahar’ın: Yakın zamanda uzun yıllar beraber çalıştığı senarist dostunu kaybeden bir yönetmen Richard, senarist dostu Paddy, yasadışı mültecileri geri göndermek üzere gözaltına alan bir kurumda çalışan Brittany (evet isim manidar) ve Brittany’nin bir gün aniden karşılaşıp mülteci bir ailenin çocuğu olduğu için peşine düştüğü on iki yaşındaki kız çocuğu Florence. Yolu kesişen bu dört karakterin ekim 2018 ile mart 2019 arasında yine elbette karışık bir kronolojik düzende sıralanan parçalardan oluşan hikâyesini okurken bir yandan da artık alıştığımız şekilde geçmişte de dolanıyoruz. Serinin bu kitabında Smith, Katherine Mansfield ve Rilke’nin ilişkisi ve onların Charlie Chaplin’le bağı ekseninde 1920’lere götürüyor bizi. Sonbahar ve Kış kitaplarında sanatla kurulan bağ daha güçlü ve uyumluydu bana göre ama yine de keyifliydi tabii ki. Serinin son kitabı Yaz’ı hem çok merak ediyorum hem de artık Smith’le vedalaşacağım için üzülüyorum.
İlkbahar
İlkbaharAli Smith · Kafka Kitap · 202231 okunma
·
1.195 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.