"Elimin altındaki kitapları ışık topları gibi, karanlığın, hem de karanlıkçıların üstüne fırlatıp fırlatıp atasım geliyor."
Kitabın gerçek yaşam öyküsünden kurgulanarak yazılmış olması, dikkatimi çeken en önemli detaydı. Yine iyi ki okumuşum dediğim eserlerden oldu. Kitabın hikâyesi Yunan Dimitrios'un yıllar sonra tekrar ninesinin överek anlattığı köyüne yolculuğu ve bu yolculuğunda vardığı Ürgüp'te Mustafa Güzelgöz'ün namı diğer Eşekli Kütüphaneci'sinin oğlu ile tanıştırılması ile başlıyor. Daha sonra, Dimitrios'un Mustafa Güzelgöz'ün Eşekli Kütüphaneci olduğu yıllara olan merakını bizzat kendi ağzından anlatımı ile devam ediyor. Öyle ki kitap sevgisi iliklerine kadar işlemiş. Okumayı çok erken sökmüş ilerleyen yaşlarında da okumayı hiç bırakmamış . Zamanla içinde büyüyen okuma sevgisi onu bazı düşüncelere sevk etmiş: Köyümüzün cahilliğini, erkeklerin kadınlara yanlış öğretilerle yaklaşımlarının değişmesini ve sürekli günah günah diyerek insanlar arası ötekileştirmenin önüne geçilmesinin kitap ve kitaplık kurmakla olur diyerek, bir çare aramış. Çareyi kitapları eşek ile taşıyıp köy köy dağıtıp takibini her on beş günde yapıp, yenilemekle buluyor.Nihayetinde verimli de oluyor. Kaymakamlık, Milli Eğitim ve eskiden beri yaşadığı yerden yani Ürgüp'ten İstanbul'a yahut Ankara'ya okumak ve çalışmak için giden tüm memleketlilerine mektup yazarak mücadelesini anlatıyor, sesini duyuruyor sonucunu da alıyor. Satırları okudukça akla ilk gelen insanoğlunun isteyipte başaramayacağı hiçbir şey yoktur oluyor. Azmin ve mücadelenin en kuvvetli örneğidir Eşekli Kütüphaneci Mustafa Güzelgöz. Okuyun okutun canlar.
Eşekli Kütüphaneci 
Fakir Baykurt
·
22 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.