İnsan özgürlüğünü satın alabilir mi?
"Eski Roma'da köleler çalışarak özgürlüklerini
satın alabiliyorlardı. Siz de kazandığınız
mevcut parayla özgürlüğünüzü satın almak
ister misiniz?"
Liseler, üniversiteler de okusak, yetmedi yüksek lisans doktoralar da yapsak birçoğumuz ekonomik olarak geleceğimize yatırım yapmayı bilmiyoruz. Mesleğimize göre küçük/büyük paralar kazanıyor, o paraları lüks bir araba ve lüks bir ev alma uğrunda harcayarak geleceğimizi garanti altına alamıyoruz. Bilakis paramız yetmediği için çektiğimiz krediler nedeniyle girdiğimiz borç sarmalından kendimizi kurtaramıyoruz.
O kadar ki bankaların ücretsiz dağıttığı kredi kartları, kredi teşvikleri ve online alışveriş sitelerinin yapay zekayı kullanarak ürettiği algoritmalarla sürekli alışveriş çağrısının da etkisiyle içinde yaşadığımız ekosistemin gönüllü köleliğini yapıyoruz. Daha da ötesi ülkemizin ve dünyanın en iyi okullarında okuyup çoğu zaman ilk ve ortaöğretim düzeyinde eğitimi olan insanların kurduğu fabrika, şirket ve işletmelerin "demir kafes"lerinde¹ finansal özgürlüğümüzü kazanamadığımız için bir ömür tüketiyoruz.
İşte finans uzmanı ve gayrimenkul danışmanı Mert Başaran, kendi yaşam deneyimlerinden hareketle kaleme aldığı "
Küçük İşler Büyük Özgürlükler" kitabında 35-40 yaşına geldiğinde finansal özgürlüğünü kazanarak maaşlı çalışan olmaktan kurtulmak isteyenlere bir yol haritası sunuyor. "Para kuş gibidir! Parayı bağlamazsanız uçar!" (s.43) diyen Başaran, parayı bağlamanın, biriktirerek çoğaltmanın yol ve yöntemlerini anlatıyor.
Özellikle küçük küçük biriktirilen paralarla alınan arsaların, tarlaların ve gayrimenkullerin gün gelip finansal özgürlüğe ulaşmanın kapılarını nasıl araladığını kendi yaşamından örneklerle anlatıyor. Faizin ve doların parayı nasıl erittiğini rakamlarla ve grafiklerle gösteren Başaran, borsa yoluyla ve hisse senedi alarak ya da hiç olmadı altın ve bireysel emeklilik yoluyla paranın tasarruf edilerek nasıl çoğaltılabileceğinin aslında bilindik ama yüksek sesle konuşulmayan sırlarını veriyor.
Başaran bununla kalmıyor "Diderot etkisi"² örneğinden hareketle tüketim çılgınlığından kendimizi nasıl koruyabileceğimizin ipuçlarını veriyor. Doğrusu Başaran'ın yalnızca kendi deneyimleriyle değil, aynı zamanda günlük yaşamımızdaki örneklerle destekleyerek kaleme aldığı "Küçük İşler Büyük Özgürlükler" kitabını büyük bir keyif alarak okudum. Okurken zaman zaman küçük paralarla nelerin yapılabileceğini gördükçe "Bu kitap keşke ortaokul/lise yıllarımda olsaydı da okusaydım!" demekten kendimi alamadım.
Bu itibarla, okudukça farkındalığımı ve bilinç düzeyimi artıran, "Para kazanmanın unutturulmuş sırları"nı herkesin anlayabileceği bir dil ve üslupta anlatan bu güzel eseri yediden yetmişe herkesin mutlaka okumasını öneriyorum. Özellikle de 35-40 yaşlarına geldiğinde finansal özgürlüğünü kazanmak isteyen tüm okurlara bu eseri mutlaka ama mutlaka okumalarını tavsiye ediyorum.
Yotube'da da videoları olan Mert Başaran³, "Eskiden bankalar tasarruf et, hayatını kurtar diye kumbara verirdi, şimdi kredi kartı veriyor..." (s.46) diyor. Bunun nedenlerini anlayarak özgürlüklerini satın almak isteyen tüm okurlara...
Sağlıklı ve kitap dolu günler diliyorum!
--------------------------------------------------------
¹"Demir kafes", bir kavram olarak ilk defa Alman sosyolog Max Weber (1864-1920) tarafından kullanıyor. Her ne kadar bu metaforun Weber'in düşünce dünyasında tam olarak ne anlama geldiğiyle ilgili tartışılmalar hâlâ sürse de "demir kafes", modern kapitalist düzenin bütün davranış normları ve görev bilinciyle modern bireyin yaşamının her alanını işgal etmesi durumunu anlatmak için kullanılıyor. Bknz.ansiklopedi.tubitak.gov.tr/ansiklopedi/dem....
²"Diderot etkisi diye bir etki var ve bu da çok önemli bir kavram. Denis Diderot (1703-1784), ünlü bir Fransız yazar ve filozoftur. Aydınlanma Çağı'nın, en önemli kişilerinden birisi olarak kabul edilir. Fransız Devrimi'ni hazırlayan düşünsel gelişmelerde katkısı vardır. Yeni felsefesi ve bilimsel düşünceleri Avrupa'da yaymak amacıyla Jean le Rond d'Alembert ile birlikte yazdığı Ansiklopedi en çok bilinen eseridir.
Diderot, büyük borç altına girmiş ve paraya ihtiyacı en üst seviyeye çıkmışken 1765 yılında Rus Imparatoriçesi Büyük Katerina, sanat ve bilimin koruyucusu olarak Diderot'un kütüphanesini satın aldı ve hemen sonra o kütüphaneyi yine Diderot'a bıraktı. Böylece Diderot'un eline önemli bir miktar para geçmiş oldu. Katerina bununla da yetinmeyip 25 yıllık maaşını peşin vererek Diderot'u kütüphanecisi olarak işe başlattı.
Diderot, eline geçen büyük parayla öteden beri almayı düşünüp de alamadığı pahalı kırmızı bir sabahlık aldı. Sabahlık o kadar görkemliydi ki Diderot evdeki eşyaların ona uymadığını fark etti ve başladı eşyalarını sabahlığına uygun olacak yenileriyle değiştirmeye. Her değiştirmede diğerleriyle uyumsuzluk daha da göze batar hale geliyor, yenileme süreci bir türlü bitmiyordu. Sonunda kendisini, evdeki bütün eşyaları yenileriyle değiştirmiş ve yeniden borçlu duruma düşmüş olarak buldu.
Diderot, bütün bunlardan sonra "Eski Sabahlığım İçin Pişmanlık" başlıklı bir yazı yazdı ve içine düştüğü tüketim çılgınlığını anlattı" (s.47-48).
³youtube.com/@MertBasaranOff....
··
1 artı 1'leme
·1.595 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.