Şu an…
Gecenin bu kayıp vaktinde;
Sanki yaşar gibi yanan
…ve sanki
sıcak gözyaşı damlalarıyla eriyen…
Ama benimle hakiki sessizliği ve
sensizliği paylaşan
kavgamı görmeni isterdim.
Görmeni isterdim beni;
Ey vazgeçilmezini içimde gezdiren…
Beni, “Senin görmeni isterdim.
Çünkü bu kavgamı taşımak
herkesin harcı değil!
Gecenin bu kayıp vaktinde;
Adını yazdım büyük harflerle,
yanına bir soru işareti koydum.
Gözlerinin arkasındaki masumiyeti
hiç anlayamamıştım.
Gözler ki birer parçasıdır sende ilahın,
Gözler ki senin en katı zulmün ve silahın,
Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;
Sen vuruyorken de,
öldürüyorken de güzelsin!
Oysa bir sen öldürmedin beni.
Ben ellerimi açıp sonsuzluğa
mutluluklar taşırken,
ben ki karanlığın kuşatılmışlığı altında zamandan kaçırdığım bir tutam ışıkla
sana uzanırken bir eylül sabahı öldüm!... Gücenme, bizim yüreğimiz böyledir.
Ne zaman nerede
ele vereceği belli olmaz bizi.
Gün gelir elveda demeye de vakit kalmaz. Ama ben ölüme sizler için gideceğim. Bırakarak arkamda bir çift mavzer kurşunu gözbebeklerini, sevdiğimin…
Ey bir çift mavzer kurşunu gözlü sevgilim!Sen ağlarken başkaları gülüyorsa
bizim ölülerimize, sen onlar içinde ağla, onların haline de ağla.
Bilmiyor ki:
Yaşayan bir ölü bin sağ getirir,
Belki ses yankıyı dağ dağ getirir.
İşte benim ümidim bu dağ yankılarıdır. Kulakları sağır edecek kadar
güçlü ve kuvvetlidir, bu yankılar. Sustuğuma bakma sen,
bir görsen bir görsen benim yüreğimi. Sustuğuma bakma.
Çıt çıkmıyor benden yana.
Yine baş başa vermişim yalnızlığımla, takılmış yalnızlığın gözleri gözlerime,
kara sevdalar gibi bakışıyoruz.
Bu inen akşam var ya, bu inen akşam… şimdi, şimdi… Say ki fısıldıyorum şimdi.
Tut ki konuşuyorum,
fısıldıyorum kendi kendime bir başıma… zor ya… Benden yana olmak zor… biliyorum zor,
Ama sevdam deli, ama sevdam garip, durmaz ki dolaşıp durmuş,
gelip seni bulmuş.