Nedir, adına aşk denen o ateşten yazıyla kendimizi aldattığımız? Ne zaman yaklaşsak, sönüverdiğini gördüğümüz o ateşle ne yapıyoruz biz? Kim haykırdı Tanrı artık öldü diye? Tanrının o gök gürültüleriyle dolu boşlukta yitip gittiğini ya da aslında olmadığını söyleyen, kimdi? Azıcık bir zamana sığdırılmış bunca yakınma, yine de çok az değil mi? Aslında bir hiç uğruna paralamaktayız yüreklerimizi, bu acınası yakınmalarla boşluğu doldurmak uğruna...