Hiç farkına varmadan yaşım hayli ilerlemişti, daha az beğeniliyordum. Kadınlar bana direniyordu. Baştan çıkarmayı polis baskınına benzetmiştim; çekingen ricalara indirgemiştim işi. Ve kadınların kalplerini kolaylıkla fetheden ben, reddedilme korkusu içinde yaşıyordum artık. İş işten geçtikten sonra anlıyordum ki karım beni terslenmelerden korumuştu. Şimdi gümrükte unutulmuş bir koliydim, kısa bir süre sonra aşk konusunda başarısız kişiler arasına katılacaktım ve günün birinde, şu ana kadar kendiliğinden geliveren sayısız aşkı elde etmek için para ödemeye karşı çıkan zavallı bir ihtiyar haline geleceğimi görüyordum. Bu gönül işlerinde servetin bir önemi olduğu doğru değil; para gönül rızasını satın alabilir ama coşkuyu, tutkuyu asla.