Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Şilebin ilk düdüğünün üzerinden on beş dakika geçmiş. Gül’ün çığlıkları beni yatağa mıhladı sanki; kımıldamadan, soluk almadan oturuyorum. Artık gecenin içinde tek başımayım. Işık? Yalnızca . komodinin üzerindeki abajurdan dökülen ışık var. Yerdeki kırık şişeden yayılan süt, Gül’ün odadan çıkarken öfkeyle yırtıp attığı 20 Nisan tarihli vapur biletini ıslatıyor. Her şey ne kadar kesin ve değişmez. Çevremi saran nesnelerden kaynaklanan rahatsız edici bu duygu, hayatımı geldiği bu noktada, anlamsız kılıyor. Oysa zamana hükmedebileceğim şu anda varlığım ilk kez bir anlam kazanacak. Nesnelerin somutluğundan kurtulup zamanın ve Tanrı’nın soyutluğuna ulaşabilmek! İşte sorun bu. Bir insanın deneyebileceği en cüretkar, en soylu karşı koyma bu değil mi? Göze ‘almak ve … Ama şimdi sıra direnmekte. Vücudumu, belkemiğimi kıracakmış gibi büken krampın üzerine, arkaya doğru bırakıyorum. Günlerdir ilk kez otel odasının çıplaklığı rahatsız edici bir görüntü gibi gözlerime batıyor: Kişiliksiz, köşeli bir boşluk. Kalmalı ve bu kez başarmalıyım. Tanrı varsa, yardım etmeli.
·
19 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.