Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Kemalist "ulusçuluk", ulusların eşitliğini ve özgürlüğünü savunur. Ulus kavramına ne "ırk" ne de "din" öğelerini sokmuştur; ulusu, "ortak geçmiş, ortak dil ve ortak kültür"e dayalı bir olgu olarak tanımlamıştır. Etnik milliyetçiliğin yarattığı vahşetlerin ve ıstıraplı bölünmelerin yaşandığı; aynı ırktan ve aynı dilden insanların, din ya da mezhep farklarından dolayı birbirlerini öldürdükleri bir dünyada... ve üzerinde 17 dilin konuşulduğu, 28 uygarlığın mirasçısı bir Türkiye'de... Acaba Kemalist ulusçuluk eskimiş midir? Kemalist "Cumhuriyetçilik" özgürlükçü, sivil toplumcu, katılımcı bir "demokrasi" anlayışını içerir. Baskı rejimlerinin yıktığı, en ileri toplumların "katılımcı" demokrasi ile yönetildikleri bir dünyada... Ve Atatürk'ün 70 yıl önce oluşturduğu "sivil toplum" örgütlenmelerinin devletleştirildiği, demokratik kültürün gerilediği, katılımın zorlaştığı bir Türkiye'de... Acaba Kemalist "Cumhuriyetçilik" eskimiş midir? Kemalist "laiklik", dine saygılı, ama dinin siyasete karıştırılmasına karşıdır. Aklın ve bilimin ışında sorunlara çözüm arayan bir toplum; akla ve bilime dayalı bir "milli eğitim" öngörür. Bazı kuşaklarının demokrasinin, bazı kuşakların ise bir din devletinin gereklerine göre yetiştirilmesine karşıdır. Aklın ve bilimin ışığında ilerleyen toplumların geliştiği, köktendinciliğin tutsağı olanların karanlıkta kaldığı bir dünyada... Ve bir din devleti kurmak, toplumu yeniden Ortaçağ karanlığına çekmek isteyenlerin giderek seslerini yükselttikleri, laik eğitim gören kuşakların karşısına "şeriatçı" kuşakların çıkarıldığı; "milli" eğitimden içişlerine kadar, devletin şeriatçı işgaline uğramaya başladığı bir Türkiye'de... Acaba Kemalist "Laiklik" eskimiş midir? Kemalist "halkçılık", sınıfsal ayrıcalıkları reddeden, seçkinciliğe karşı çıkan, toplumsal düzende emeğe öncelik tanıyan bir "toplumculuk" anlayışını yansıtır. Demokrasilerin "emek-sermaye" dengesine dayandığı; demokratik toplumcuların, "emeği en yüce değer" ilan ettikleri bir dünyada... Ve emeği -anayasa zoru ile- siyaset meydanının dışında bırakılmaya çalışıldığı bir Türkiye'de... Acaba Kemalist "Halkçılık" eskimiş midir? Kemalist "devletçilik" ekonomide özel kesime karşı olmayan, hatta destek olan, ama toplum yararının gerektirdiği durumlarda devletin devreye girmesini ve kıt kaynakların akılcı kullanımını devletin gözetlemesini öngören bir temel üzerine oluşturulmuştur. Acımasız bir ekonomik rekabetin yürürlükte olduğu, bazı büyük devletlerin bile -ulusal ekonomiyi korumak için- teknoloji üretimine doğrudan destek vermek gereğini duyduğu bir dünyada... Ve bölgeler arası gelişmişlik farklarının ulusal düzeyde "yaşamsal" sorunlar yarattığı, dünyada gelir dağımı en en bozuk on ülke arasında yer alan bir Türkiye'de... Acaba Kemalist "Devletçilik" varlık nedenini yitirmiş midir? Kemalist "devrimcilik", eskimiş kurumları değiştirip, çağın gereklerine uygun yeni kurumlar oluşturma gereksiniminden doğmuştur. Koşullar geçtikçe, aklın ve bilimin ışığında sürekli yenilenmeyi, en ileri çözümleri bulup uygulamayı öngören bir "sürekli devrim" anlayışına sahiptir. Koşulların çok hızlı değişip, kurumların hızla eskidikleri bir dünyada... Ve son kırk yılını Kemalizm'e karşı olan, Atatürk'ün adını ağızlarından düşürmeden Atatürk'e ihanet eden iktidarların egemenliğinde geçiren; bazı kurumlarına egemen olan zihniyette 1930'ların bile gerisine düşen bir Türkiye'de... Acaba Kemalist "Devrimcilik" eskimiş midir? Bu kitabın "Kemalizm"le Hesaplaşmak" bölümü, bu altı soru ile noktalanmış oluyor. Her sorunun yanıtını, teker teker, herkes kendi vicdanında vermelidir!
··
56 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.