Yazarın tüm kitaplarını tamamlamaya çalışıyorum. Cumhuriyet Türküsü gerçekten çok etkileyiciydi. Kitap son dönem Osmanlı toplum yapısına, Mondros Ateşkesinden sonra İstanbul’un içinde bulunduğu duruma, sosyolojik olarak nasıl bir kültürel yozlaşmanın yaşandığına değiniyor. İşgal yıllarında İstanbul’da padişaha bağlı olan dedelerinin yanında büyüyen 2 kız kardeş etrafında gelişiyor olaylar. Abla Hikmet ne kadar katı ve mantık odaklıysa kardeşi Nazan o kadar duygularıyla yaşayan mutluluk odaklı bir kız. Babaları Selim Muhtar bey milli mücadelecidir ve Ankarada’dır. Dede rahatsızlanınca kızlar Ankara’ya gönderilir. Çok geçmeden dedeleri ölür. Kızlar milli mücadelenin merkezi Ankara’da yeni bir yaşama başlarlar. Nazan babasının çiftlik evi yakınlarında bir derviş hayatı yaşayan ve evli olan Mehmet efendiye büyük bir aşkla bağlanır. Bu sırada Türk ordusu Sakarya Savaşında başarı kazanmış ama taarruz geciktikçe muhalif sesler artmıştır. Mustafa Kemel paşa taarruz hazırlığındadır. Nazan beşeri aşktan ilahi aşka doğru yol alırken, Türk ordusu da Taarruz için Kocatepe’ye doğru yol almaktadır. Kitap İstanbul ve Ankara diye ayırıp bir tarafı övüp diğer tarafı yermemiş. O zorlu dönemi gerçekten olduğu gibi analiz edip hikayeleştirmiş. Okumaya değer bir kitaptı.