Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

96 syf.
·
Puan vermedi
Vali yardımcılığından emekli Recai Bey, kendisine ait bir apartmanın bir dairesinde, eşi Sahire hanım, damadı Hayri Bey, kızı Calibe, çok sevdiği torunu Yıldız, avukat oğlu Bedri, gelini Perihan ve hizmetçi Fatma ile birlikte oturmaktadır. Tüm mal varlığı kendisine ait olmasına rağmen, evde bir sığıntı muamelesi görmektedir. Bir gün, yine eşi tarafından dairede temizlik yapılacağı gerekçesiyle sokağa gönderilmiştir. Recai Bey, nihayet hava kararırken eve döner. Eve döndüğünde eşi evde yoktur. Hizmetçileri Fatma’ya nerde olduğunu sorar. 60 yaşlarındaki kadın kendini komik düşürecek derecede görünümüyle meşguldür ve her zamanki gibi yine berberdedir. Fatma, Sahire Hanım’ın emri doğrultusunda Recai Bey’in yatağını ve şahsi eşyalarını torunu yıldızın odasına taşıdığını ve kalan eşyaları da kömürlüğe indirdiğini Recai Bey’e söyler. Recai Bey aşırı derecede öfkelenir. Bu durum adamı çılgına çevirir. Sahire Hanım eve geldiğinde Recai Bey sinirli bir şekilde onu beklemektedir. Bu sonradan görme kadına haddini bildirmek gerekmektedir. Aralarındaki büyük tartışma sonunda, Recai Bey Sahire Hanıma bir tokat patlatır. Recai Bey’in bu çıkışı, ailenin diğer fertlerinin biraz kendilerine çekidüzen vermelerini sağlamıştır. Recai Bey, her gün sabah erkenden çıkıp, geç vakitlerde gelmektedir. Torunu Yıldız merak edip sorunca, dedesinin bir dükkân tuttuğunu ve kuklacılık yapacağını öğrenir. Dedesi ona kukla oyununun bütün karakterlerini ve özelliklerini anlatır. Recai Bey hayallerindeki sanatı yapmaya başlar. Dükkân komşuları ile arasında da güzel bir dostluk başlar. Etrafındaki insanlara da yardım etmektedir. Fakat evde bu mesele duyulunca hiç hoş karşılanmaz. Dükkâna, ilk olarak oğlu Bedri geldi, biraz dertleştiler. Bedri babasının yaptığı kuklalara hayran kaldı. Recai Bey, kayınvalidesi ve kayınbabasına her ay uğrayıp, yardım ettiğini anlatınca, Bedri babasını daha çok takdir etti. Bu arada, Recai Bey zaman zaman halsiz düştüğü için, dükkânını açamıyordu. Damadı, kızı ve hanımı bir an önce ölsün diye bekliyorlardı. Damadı Hayri, ayağını kırmış, hanımı ile arası bozulmuş, Recai Bey’den bir şeyler kopartmanın peşine düşmüştü. Gelişmeler damat Hayri Bey’in aleyhine oldu eşinden de ayrılmak zorunda kalarak, uzak bir yere tayin edildi. Recai Bey ise halinden memnundu. Özenle, nadide ürünler yapıyor, yavaş yavaş büyük küçük herkesin ilgisini ve takdirini kazanıyordu. Yoksul çocuklara topacı bedava veriyor, beğeni sahibi insanlara ise ürünlerini hediye ediyordu. Yıldız da dedesine yardım ediyor, birlikte keyifle çalışıyorlardı. Calibe kocasından ayrıldıktan sonra kendisinden genç fakat olgun biri ile nişanlanır. Cevat Bey ismindeki bu adam tam Recai Beyi anlayan kişidir. Ve bir süre sonra evlilik gerçekleşir. Durumu çok iyi olmayan Cevat Bey ve annesi de Recai Bey’in apartmanına taşınır. Mutlu bir evlilikleri vardır. Sadece Sahire Hanım kendisine hiç benzemeyen bu iyi yürekli damadını rahat bırakmaz, sürekli tatsızlık çıkarır. Calibe ve eşi bunun üzerine kendi dairelerine çekilir. Bedri ve Perihan da nihayet boşalan başka bir daireye taşınınca Sahire Hanım yapayalnız kalır. Kötülük yapacak kişi bulamamaktadır. Ardından hastalanır. Yıldız ise ortaokulu başarı ile bitirmişti. Onun mezuniyet töreni vardı. Dede İle torun harıl harıl hazırlık yapıyorlardı. Çünkü mezuniyet töreni programında, Recai Bey’in yapmış olduğu eserler de sergilenecekti. Beklenen gün geldi. Recai Bey okulda Türk Orta Oyununun bütün tiplerini, tarihi kişilikleri, halk kahramanlarını, Osmanlı tarihinden araştırarak yaptığı kuklaları sergileme olanağı buldu. Bu kuklalar çok itibar görür, resimleri çekilir. Ertesi gün bütün gazeteler bu sergiden bahsediyordu. Recai Bey, “Yaptığım her işte ve görevde daima faydalı ve iyi şeyler yaptım, bir türlü tanınamadım. Sanatçı kimliğimle birdenbire herkes tarafından tanınan bir insan oldum” diyerek hem seviniyor, hem hayıflanıyordu. Onun maksadı kültürü yaşatmak için el sanatlarından faydalanmaktır. Oysa antikacılar, heykelciler, imalatçılar ondan büyük paralar karşılığında model isteyecektir. Recai Bey bunu istemediği için çok sevdiği kuklacı dükkânını boşaltıp bazı eşyaları ve aletleri evine getirdi, diğerlerini dağıttı. Anahtarları götürüp mal sahibine teslim etti. Çocuklar, meraklılar, antika sevenler, koleksiyoncular her zaman uğradıkları dükkâna gelince, “kiralık dükkân” yazısını görüp üzüldüler.
Kuklacı
KuklacıKemalettin Tuğcu · Damla Yayınevi · 2012734 okunma
·
51 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.