Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

312 syf.
8/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Bir Garip inceleme
Hayatın rastlantılarla dolu olmasında hep büyülü bir taraf buldum. Jacques Lacan, psikanalizin önde gelenlerinden, karmaşık ve anlamaya başladıkça mükemmelleşen bir psikoloji görüşüne sahip. Kendisini daha iyi anlamaya çalıştığım bu dönemde, teorisinin ağırlığı ve karmaşıklığının yanında biraz da kafamı dağıtmak için okumaya başladığım bu Murat Menteş romanının en başta bahsetmiş olduğum rastlantıyla direkt olarak ilgisi var. Buradan sonrası kitabı okuyanlar içindir !!! Jacques Lacan'a göre şu an her bir insanın yaşadığı gerçeklik, varoluşun değil kültürün gerçekliğidir. Varoluşumuzun gerçekliğini, içsel yaşantılamalarımızı kültürün "gösteren"leri ile ifade etmeye çabaladıkça onunla aramıza daha derin bir uçurum girer. Bu arada dil de yapısal olarak kültüre ait "toplumsal-uzlaşımsal" bir kurumdur. Lacan,kültürün gerçekliğini aynı zamanda simsegel düzen olarak ifade eder ve simgesel düzenin içine giren insan artık "özne" haline gelmiştir. Oedipus karmaşasına henüz dahil olmamış yani Lacan'ın terimiyle "ayna evresi"ndeki bebekte ise durum farklıdır. O simgeselin düzenine henüz geçmemiştir, imgelerle vardır. Bebeğin tek bir arzusu vardır, annesinin arzusu olmak, ondaki fallusu yani eksiği gidermektir, Lacan'a göre bu dönem narsistik bütünlüğe sahip olduğumuz dönemdir ve kültürel bir özne haline geldikten sonra elde etmeye çalıştığımız tüm kültürel yüceltmelerin(kitap yazmak, doktor olmak, benim bu incelemeyi yazmam veya sizin okumanız) sebebi bilinç dışında bastırılmış bu arzudur, narsistik bütünlük dönemine geri dönüş istencidir. Yani aslında özne sahip olduğunu ve daha sonra yitirdiğini aramakla lanetlenmiştir. Cennet'e sahip olup, sonrasında oradan kovulan ve tekrar ona ulaşmak için çabalayan Adem buna verilebilecek en güzel mit örneklerinden biridir. İmgelerin dünyasından, simgeselin düzenine geçiş ise bir yasakla gerçekleşir. Kültürün kurulmasının ilk koşulu yasaktır, ensest yasağı(yukarıda bahsetmiş olduğumuz mit örneğinde; elma). Burada doğa-kültür karşıtlığı devreye girer. Biyolojik olarak doğal olan kültür tarafından yasaklanmıştır. Oedipus döneminde "Baba'nın Adı" bebeğin anneyle olan dolayımsız(herhangi bir bağlama ihtiyaç duymayan) ilişkisinde yasa olarak devreye girer. Lacan bebeği parantez içine alarak "(özne)" yani henüz kültürel özne olmamış özne olarak gösterir. Oedipus karmaşasında bebek annesiyle olan ilişkisini yalnızca kendinin değil dışardan bir üçüncünün düzenlediğini fark eder ve bununla birlikte "(özne)" nin kültürel özne olma yolculuğu başlar. Bütün bu anlattıklarımın kitaptaki karakterlere ve olay örgüsüne bağlayamamış olsanız da endişelenmeyin, hemen açıklayalım. Kitabın başında karşımıza roman kahramanı olarak çıkan Alp Laçin O, kültürel düzene girmiş ve simgelerin dünyasında yaşayan öznedir. Tüm eylemlerinin görünmez harekete geçiricisi, bilinç dışında kökensel olarak bastırılmış olan narsistik bütünlüğe geri dönüş arzusudur ve bir gün bu arzunun simgesi Yegane Yadigar bir hayalet gibi beliriverir. Burada bilinç dışının bilinç düzeyine çıkması metaforik olarak anlatılır. Kitabın ilerleyen kısımlarında öğrendiğimiz üzere Yegane Yadigar, Alp Laçin O'nun önceden sahip olduğu, daha sonra kaybettiği fakat kaybettiğinin farkında olmadığı ve aslında ona geri dönüşü arzuladığı şeydir. Buradaki minik bir önemli nokta da onu unutmasını sağlayan, Alp Laçin O'yu hipnoz ettiren kişi annenin ta kendisidir. Umarım tanıdık gelmiştir. Alp Laçin O'nun, Yegane Yadigar ile birlikte olabilmesi için gerçek dünyadaki Alp Laçin O'dan kurtulması gerekmektedir. Gerçek dünyadaki Alp Laçin O, Lacan'ın düşüncesindeki "Baba'nın Adı"na tekabül eder. Yahya Hayhay roman kahramanı olan iki baş karakterimizi romandan gerçek hayata getirir. Burada roman simgesel düzen, gerçek hayat ise imgelerin dünyası olarak işlenmiştir. Yahya Hayhay; tüm evrenin sırrına nail olan, Tanrı rolündedir ve Alp Laçin O'nun bilinç dışındaki arzusuna kavuşmasını sağlayan karakterdir.Romandan gerçek hayata geçen bu iki karakterimiz ölümsüz olmuş, kimsenin onların bütünlüğünü bozamayacağı ebedi ve mutlak mutluluğa kavuşmuştur. Burada bahsettiğim mutluluk "gösteren"i durumu tam olarak açıklamaya yetmez, aslında hiçbir gösteren bu doyumu açıklamaya yetmez çünkü bu varoluşun gerçeğidir ve kültürün "gösteren"leriyle onu açıklayamayız. Paradoks da buradadır. Kitabın içinde geçen Lacan'a ait kavramların ve ondan alıntının olması yazdığım şeylerin doğru bir bağlam olduğunu düşünmemi sağlıyor ama her kitap aslında siz ondan ne anlıyorsanız odur. Hepinize iyi okumalar diler ve Murat Menteş'e de,Lacan okurken kendime sorduğum "Acaba şimdi bu öğrendiklerimle bir roman yazmaya kalksam nasıl bir şey ortaya çıkardı?" sorusuna, benim bunu sorduğumun farkında dahi olmadan cevap verdiği için teşekkür ederim. Son olarak kitapta "Siz hangi roman kahramanı olmak isterdiniz?" şeklinde bir soru var. Jacques Lacan'a göre hepimiz bu dünyada Alp Laçin O'nun eriştiğine ulaşabilmek için çabalıyoruz. Kitap aslında bu soruya "Alp Laçin O olmak isterdim." cevabını vermenizi istiyor.
Afili Hafiye
Afili HafiyeMurat Menteş · Alfa Yayınları · 2023765 okunma
··
247 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.