Buzdolabı Vatandaşları edlı eseri incelemeye alalım bakalım.
Evet, bir kitap düşünün. Domatesler, elmalar, zencefiller ve pırasalar konuşuyor. Kitabı beğenmemdeki gerekçe tam da bu. Bu insanlara şaka gibi gelebilir ama her zaman Meyvelerin, sebzelerin yahut da diğer bütün eşyaların bir dili olduğuna inandığım ve tabii edebî yönüm de ağır bastığından onlarla haspihal ederim çünkü ufacık bir tohum taneciğinden kocaman bir patlıcan meydana geliyor
bu yüzden kendilerine saygı duyarım onlar da saygı duyduğumu anlayınca lezzetlerine lezzet katarlar.
Neden bi' yemeği aynı anda 2-3 kişi yaptığında hepsinin birbirinden farklı lezzetlerde olduğunu hiç düşündünüz mü?
Ben söyleyeyim çünkü biri diğerlerinden farklı bakar Buzdolabı vatandaşına. Ben onları kullanacağım zaman, sayın Domates, bugün seni nasıl pişireyim diye bi' sorarım gerekli onayı aldıktan sonra bi' güzel pişirir servis eder ve mideye indiririm.
Tabii bu buzdolabı vatandaşlarını asla ihmal etmemek, zamanında tüketmek lazım gelir. Aksi takdirde su gibi akar şimşek gibi çakarlar ne olduğunu anlayamadan ahiretlik oluverirsiniz. Peki, bu nasıl olacak? diye soracaklara cevabım şu, zamanında tüketilmemiş bir buzdolabı vatandaşı sizi sinsice zehirleyiverir bu yüzden onlarla iyi geçinin.
Not: bi' sebzenin nasıl dili olmaz ki? Kim bilir o ufacık tohumu kim ekti, kim suladı, kim hasadını yaptı ve kim evine misafir etti? Kesinlikle sebzelerin ve diğer tüm eşyaların bi' dili vardır ve marifet o dili konuşturabilendedir. Saygılar, sevgiler...