Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

238 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
İsrail,Mitler ve Terör Kitabının İncelenmesi
Mazlum Turan İsrail,Mitler ve Terör Kitabının incelenmesi Hakikatler, karanlıkta olanlar için korkutucu ve tehlikelidir. İsrail ve Siyonizm üzerine yaptığı çalışmalarıyla dikkatleri üzerine çeken ve İsrail’in hedefi haline gelen Dünyaca ünlü Fransız düşünür ve yazar Roger Garaudy ‘İsrail mitler ve terör’ kitabında Siyonizme dair oldukça çarpıcı bilgileri ve gerçekleri gözler önüne seriyor. Siyonizm’in dünya üzerindeki baskıcı lobileri hiçbir yayınevinin bu kitabı yayınlamasına fırsat vermiyor yada yayınevi cesaret edemiyor. Nihayet Yazar Garaudy ,kitabnı kendisi yayınlıyor. Kitapta yer alanlar aslında bakıldığı zaman çoğumuzun etraftan duyduğu bilgilerden oluşuyor. Garaudy bu bilgiler üzerine bir kez daha bizi düşünmeye sevk ettiriyor ve ileri sürdüğü argümanları da aleladede bir yorum şeklinde değil argümanın altyapısını geçmişten itibaren süre gelen bilgiler ve meydana gelen olayları karşılaştırarak Siyonizm hakkında duyduğumuz, bildiğimizi zannettiğimiz şeyler üzerine bizleri bir kez daha düşündürüyor. Kitap üç ana başlıktan meydana geliyor. Birinci bölüm; Teolojik Efsaneler, ikinci bölüm; XX. Yüzyılın Efsaneleri ve üçüncü bölüm; ‘Efsanenin Siyasi Kullanımı’ bu bölümler bittikten sonra yazar üç bölümü hem özetleyecek hem de bazı yorumlarda bulunacak sonuç kısmıyla kitabı sonlandırıyor. Birinci Bölüm:Teolojik Efsaneler Siyonizm nasıl ortaya çıktı ? Siyonizm nedir ? Bu sorulara cevap bulmak hiç te zor değil. Bizzat Siyonist ekseriya açıkça bunları cevaplamaktadırlar. Theodor Herzl bu programın Yahudilikten değil 19.yüzyıl Avrupa milliyetçiliğinden doğmuş milliyetçi bir doktrin olduğunu açıkça dile getirir. Öyle ya dünya tarihinde insanlığın başına gelen en kötü olay ve olguların altında milliyetçilik varlığını hep koruyordu. Kendisi zaten inanmadığını hatta agnostik olduğunu ifade eder. Siyasi ve milliyetçi nedenlerin ardından Herzl programının üçüncü amacını da dile getirir. Sömürge madrabazı Cecil Rhodesa,1902’de yazdığı mektupta şunu dile getirmekten kendini alıkoyamaz “Mösyö Rhodes, niçin size müracaat ettiğimi merak ediyorsunuzdur. Çünkü benim programım da bir sömürge programıdır.” (syf 14-15) Peki Siyonizm’in bu programı başta Yahudilere sonra dünyada nasıl pazarlanacaktı ? “Vaad “ Efsanesi Program sunucuları dört kutsal kitaptan biri olan fakat tahrif edlimiş Tevrattan alıntılar yaparak işe koyuldular . “Mısır ırmağından büyük ırmağa,Fırat nehrine kadar bu diyarı senin zürriyetine verdim.”(tekvin,15/18) “Bizler tevrata sahipsek ,bizler kendimizi Tevrat’ın halkı olarak görüyorsak,Tevrat’ta vaad edilen bütün topraklara sahip olmak zorundayız.”(General Moshe Dayan,jerusalem Post 10 Ağustos 1967 ) Şimdiden yapacakları kanlı planları çizerken dayanak olarak kutsal kitaplarını öne sürüyor.Bütün bu toprakların kendilerine vaad edilmiş olduğunu iddia ediyorlardı. Yeşu Efsanesi:Etnik Temizlik yaptıkları katliamı meşrulaştırmak üzere uydurdukları efsanelerin arkasına sığınmayı iyi bilen Siyonistler.İlk katliamlarını 1948’de Deyr Yasin Köyünde gerçekleştirdiklerinde de bu efsanelerin arkasına sğınıyorlardı.Çocuk kadın demeden herkesi öldüren hiçbir savaş hukuku tanımamazlıklarını ‘Yeşu ve onunla birlikte olanlara Yahova İsrail’in ellerine Lakişi teslim ettiklerinde içinde hiçbir canlı bırakmamacasına herkesi kılıçtan geçirildiklerini aktarıyorlardı.’(yeşu-10/34) Daha birçok efsane uyduran Siyonistler ilk defa Theodor Herzl tarafından 1897’de Bazel Kongresinde Siyonizmi ilan ettiler. İlginçtir ki ikinci dünya savaşı sonrasında da İşgalci İsrail devletini kurdular. XX.Yüzyılın Efsaneleri Hitlerin Nazi Almanya’sında Yahudilerin başlarına gelen vahşetleri hepimiz duymuş, okumuşuz hatta seyretmişizdir. En azından Piyanist, çizgili pijamalı çocuk ve Schindler'in Listesi gibi filmleri izlemişizdir. Peki burada anlatılan vahşetler özellikle gaz odalarına dair anlatılan onca şey ne kadar doğru ? Evet Hitler gerçekten de gaddardı ve bu gaddarlığını da Yahudiler üzerinde de göstermişti. Siyonistler sanki hitlerin tek öldürdüğü insanlar kendileriymiş gibi bir algı oluşturmak ve yaşadıklarını dünyada işlenmiş en büyük soykırımmış gibi göstererek acılarını siyasileştirmeye çalışıyorlardı. Garaudy bu konuya değinirken şunları söyler “Altı milyon Yahudi’nin katledildiği efsanesi ortaya atılarak, insanlığın bu konuda “tarihin en büyük soykırımına” tanık olduğu kabul ettirilmek isteniyordu. Amerika yerlilerinden 60 milyonun öldürüldüğü yine (her bir esir için 10 kişi ölü olmak üzere ) Afrikalı 100 milyon siyahinin katledilmiş olduğu unutturuluyordu. Hatta Hiroşima ve Nagazaki ve bu ikinci dünya savaşında,17 milyonu Slav olmak üzere, can veren elli milyon insanda unutuluyordu. Sanki hitler sadece Yahudi kıyımı yapmıştı da bütün insanlığa karşı bir suç işlememişti.” Garaudy Auschwitz kurbanları adına dikilmiş anıtın levhasında Holokostta (ki bu kelime olayları kamufle etmek için özellikle seçilmiş dini bir kelimedir).öldürülenlerin sayısına dair bir incelemeye de değiniyor. Levhanın sayısının sürekli değiştiğinin 1994 yılına kadar dört milyon kurban ifadesi yazılıyken .Bugün ise yeni levhalarda gelinin noktada ‘yaklaşık bir buçuk milyon ‘ifadesinin yer aldığının altını çiziyor. Alain Resnaisin Gece ve Sis filminde 9 milyon, Savaş Tarihi için Yararlı Belgeler Toplama Kamplarına göre (Fransa yayın ofisi,1945,s.7) 8 milyon ,Sovyet raporuna göre dört milyon, tarihçi Leon Poliakov’a göre 2 milyon, tarihçi Raul Hilberg’e göre de 1 milyondur. Garaudy bu istatistikleri verirken şunları da ifade etmekten kendini alıkoyamıyor. “ Söz konusu olan bir ölüler muhasebesi yapmak değildir. İster Yahudi olsun, isterse Yahudi olmasın, tek bir masumun öldürülmesi zaten insanlığa karşı işlenmiş bir cinayet olması açısından yeterlidir. Fakat bu hususta kurbanların sayısının hiçbir önemi yoksa, o zaman yarım asırdan daha fazla bir süreden beri şu değişmez altı milyon rakamına neden saplanıp kalınmaktadır ?” Ardından Garaudy bu altın sayının neden başka katliamlar için ifade edilmeyip sadece holokost için ifade edildiğine dikkatleri çekiyor. Benzer şekilde gaz odaları ve insan yağıyla yapılmış sabunlar üzerine de gerçeklerin saptırıldığını , gaz odalarında toplu ölümlerin gerçekleştirilip insan yağıyla sabun yapıldığına dair iddialarında yersiz olduğunu nitekim bununla ilgili hiçbir kanıtın bulunmadığına dair araştırmalara değinen Garaudy bu iddiaları suç aleti başlığı altında topluyor. “Kapalı bir mahalde gaz ne kadar süre etkili kalıyordu ? Zyklon B gazı verilmiş mekanlara,iddia edildiği gibi,bu gazın kullanılmasından yarım saat sonra maskesiz olarak girmek mümkün müdür ? Bir ölü yakma fırınında kadavrayı tamamen yakıp kül etme imkanı var mıydı ? Ölü yakma fırınları gece gündüz aralıksız çalışabilirler mi ?” gibi soruları okura yönelten garaudy bu soru işaretleriyle var olan bilgileri elekten geçirerek okurlarını efsaneler üzerine düşünmeye sevk ettikten hemen sonra şu alıntıyı paylaşıyor “insan yağıyla yapılmış sabunlar (bu yalan daha önce 1914-18 Birinci dünya savaşı sırasında da uydurulmuştu).(Hem zaten,”gazla öldürme “ iddiasıda,1916 da Bulgarlar’ın Sırplar’ı “gazla öldürme”leri yalanının yeniden kullanıma sokulmasından başka bir şey değildir.) Garaudy Siyonistlerin işgalde ne kadar ileri gittiğini aktarmak için 1949 yılındaki Cenevre sözleşmesine de değinir. Uluslararası hukukta İnsan hakları üzerine oluşturulan bu sözleşmenin 49.maddesinin ihlal edildiğini vurgular. Maddenin içeriği söz konusu insan haklarının ne denli çiğnendiğini açıkça gözler önüne serer. “ İşgalci devlet kendi sivil halkının bir kısmını işgal ettiği araziye nakletme teşebbüsünde bulunamayacaktır.” Garaudy bu milletlerarası kanunun Hitlerin bile çiğnemediğini ifade ederek Siyonistlerin hukuksuzlukta ne kadar ileri gittiğinin altını çizer. Efsanenin Siyasi Kullanımı : Garaudy bu başlıkta Siyonistlerin dünyanın dört bir yanında nasıl destekçi topladığını özellikle Amerika’da ve Fransa’da nasıl kendi lobilerini meydana getirdiğini anlatıyor. Amerika’da seçimlerin iki parti arasında az bir fark olduğunu ve Amerika’da yaşayan 6 milyon Yahudi’nin seçimler noktasında belirleyici rol aldıkları belirtiliyor. Dolayısıyla seçilmek isteyen aday işgalcileri tatmin etmek zorunda kalıyordu.1946 da bizzat başkan Truman şu açıklamayı yapar “ üzgünüm beyler, fakat Siyonizm’in zaferini bekleyen yüzbinlerce insanı tatmin etmek zorundayım. Benim seçmenlerim arasında binlerce Arap yok “ 1961 de ise Ben Gurion’la New York’ta bir hotelde ilk buluşmasında ,John F.Kennedy ona şöyle demektedir : “ Amerika Yahudilerinin oyları sayesinde seçildiğimi biliyorum. Seçilmemi onlara borçluyum. Yahudi halkı için ne yapabileceğimi bana söyleyin.” Siyonistlerin lobilerindeki nüfuzu sağlayan bir diğer etkende şüphesiz mali güçtür .Britanya eski başbakanı Clement Atlee şu şahitlikte bulunur: “ Amerika birleşik devletlerinin Filistin politikası Yahudi oyu ve birçok büyük Yahudi firmasının mali destekleriyle şekillenmişti.” İsrail işgalcileri ABD den silah ve para bakımından sınırsız bir ikmal ve ve destek görüyorlardı. Bunun yanında Almanya başta olmak üzere birçok devletten tazminat almışlardı. Yine dünya üzerindeki Yahudi bağışçılarda işgalcilerin mali fonunu giderek güçlü hale getiriyordu. Sonuç olarak; Bir olay ve olguyu doğru anlamak onun tarihsel süreç içerisinde nasıl yol aldığını etraflıca bilmekten geçer. Bugün İşgalci İsrail’in geldiği vahşi boyutu anlamak içinde arka planında Siyonizmin bunu nasıl inşa ettiğini bilmek gerekiyor. Aksi halde bugün meydana gelen olayları doğru anlamak pekte mümkün değil. Tam da bu noktada Garaudy İsrail mitler ve terör kitabını önümüze bir kılavuz şeklinde sunuyor.
Roger Garaudy
Roger Garaudy
İsrail, Mitler ve Terör
İsrail, Mitler ve TerörRoger Garaudy · Pınar Yayınları · 201516 okunma
·
106 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.