Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

160 syf.
10/10 puan verdi
Saudade Sokak No:2
Yıl 1938. Avrupa yine faşizm rüzgarları etkisinde. Almanya'da Hitler, İtalya'da Mussolini, İspanya'da Francisco Franco, Portekiz'de Salazar. Yani anlayacağınız ortam gergin, herkes çok gergin. Bir kişi hariç. Belki de binlercesi hariç. Ama biz kadrajımıza girmeyen hayat hikayelerine kayıtsız canlılar olduğumuz için tüm işimiz gözümüzün gördüğüyle. Her şeyi kayıt altına almak için daha hassas makineler gerekli neticede. Biz insan olarak hassas olmaktan çok kırılgan canlılarız. Ve işte kendi kadrajındaki, o tek insanı kaybetmiş Pereira'nın kırgınlığını anlatıyor bize bu roman. Hayat, ölmüş bir insanın başında çalışan radyo gibidir. Pereira belki bir ölü değildi ama Saudade sokağındaydı evi. Geçmişe, anıları ve nostaljisiyle bağlıydı. Eşini kaybetmiş bir duldu. Bazı şeyleri, o şeyler hiç başına gelmemiş insanlara anlatmak güçtür. Kelimeler zaten genelde yeni bir resim çizmez de, eski bir resmin üstündeki örtüyü kaldırmaya yarar. Sevdiği birini kaybetmiş bir insanın, nasıl hissettiğini size anlatamam. Ölü bir insanın başında çalan radyo nasıl o ölüme kayıtsızsa, sevdiği insanı kaybetmiş biri de dünyaya öyle kayıtsız bakıyor. Boş bir kadrajı doldurmak için yemek masasında eşinin çerçeveli fotoğrafıyla sohbet eden Pereira'nın hikayesinden bahsedelim, onun hassas insaniyetini aktardıktan sonra. Pereira, 1938 yılının tüm o politik gerilimli ortamına rağmen resmen başka bir dünyada yaşıyormuş gibi her şeyden habersiz gazetesinin kültür sanat köşesini yazmaktadır. Gazetelerin yoğun sansüre maruz kaldığı, hatta bizzat gazete sahiplerinin oto sansür uyguladığı bir dönem. Otuz yıldır çalıştığı bu gazetede bir kere bile sorun yaşamamış Pereira'nın hayatı, işe aldığı genç stajyer ile tamaen değişecektir. O yıllarda genç olmak, faşist ve baskıcı rejimler altında genç olmak, her köşenin ölüme açıldığı bir zamanda genç olmak, insana hayatın ne kolay yitip giden bir şey olduğunu gösterdiğinden yaşamayı daha çok sevmeye ve tutucu yönetimlerin şahsi doğruları yüzünden kısıtlanan özgürlüğe daha çok arzu duymaya itecektir haliyle. Yaşama ve özgürlüğe arzulu bu genç stajyer, Pereira'nın hayata karşı kayıtsızlığını sayfa sayfa silmeye başlıyor. "Farkında değilsin ama yavaş yavaş hayata dönüyorsun." Faşist bir idare yüzünden insanca yaşamayı ve özgürlüğü arzulayan bu genç, faşist rejimin düşmanı olan yazarları gazetenin kültür-sanat köşesine taşımak isteyince tehlikeli bir iş arkadaşına dönüşüyor. Pereira onu kovmak yerine korumayı tercih ediyor. İçindeki yaşamı tekrar harlayan bu gence, hiç sahip olamadığı çocuğu için döşediği odayı bile veriyor. Bir minnet borcu olmaktan çok bir edebiyat insanı olan Pereira tarihin bu tarafında durmayı seçtiği için de böyle davranıyor. Kimin haklı kimin haksız olduğuna tarih karar verecek. Ve bence tarih, yaşamın bu gencin çocuk suratını bir daha asla hareket ettirmesine izin vermeyenleri haklı çıkarmadı. Pereira ile yakınlık kurmama sebep olaylar yaşadığım için ve kişilik olarak etrafta dönen duran hayat şarkısının melodilerini kaçıran bir tip olduğum için beni belki de normal bir okumadan daha fazla etkiledi. Yine de okuyacak herkesin fazlasıyla etkileneceğini düşünüyorum. Geçmişe özlemle bakan saudadeciler için insanı uzaklara götüren bir şarkı gibiydi. İlgilenenler için 1995 yapımı bir filmi olduğunu söyleyebilirim. Çizgi Romana ve filme kaynak olan bir kitap da
Pereira İddia Ediyor
Pereira İddia Ediyor
mevcut asıl metin olarak. Bu da yazımı sonuna dek okuyanlara hediyem olsun: youtube.com/watch?v=jMQmORp...
Pereira İddia Ediyor
Pereira İddia EdiyorPierre Henry Gomont · Karakarga · 202018 okunma
··
602 görüntüleme
Niçeda okurunun profil resmi
“Hayat ölmüş birinin başında çalan radyo gibidir.” Bu söz beni içine hapsetti. Bir iki defa tekrarladım sözü:”Hayat ölmüş birinin başında çalan radyo gibidir.” Bu söz beni üşüttü, ürperdim. Hemen hayallere daldım. Bir ev, biraz eski stil hatta 90’lardan kalma bir ev hayal ettim. Sanırım radyoyu o zamanlar dinliyorduk. (Gerçi bizde hâlâ TRT nostaljik radyo var neyse. ) o radyo çalarken yere yığılmış bir beden hayal ettim. Ölümün sessizliği ve Türk sanat müziğinin eşsiz huzurunun devamlılığı ürkütücüydü. Aslında bir dinginlik ve rahatlama da var ama ürkütücü bir dinginlik hali. Hem bir şeyler sona ermiş hem de kaldığı yerden hiçbir şey olmamışcasına devam ediyordu. Kült bir filmin başlangıcı veya sonu gibiydi, çarpıcı bir başlangıç veya son. Yeteneğine sağlık, bu inceleme içime işlemeyi başardı.
Ramazan Kudat okurunun profil resmi
O söz bir alıntı, nerede gördüğümü hatırlayamadım. Yazarken de aslını aradım ama bulamadım. Beni de etkilemişti gördüğümde, aklımda yer edinmiş. Seni niçe dışında etkileyebildiysek büyük başarı xd insanın yetenekli kankileri olmaya görsün işte xd
1 sonraki yanıtı göster
Tamara okurunun profil resmi
Sen bu inceleme işini yapıyorsun :)) ölümün soğukluğunu çocuk yaşta gören biri olarak kaybetmek zordur hele birde sevdiklerini zamansız kaybetmişsen. :( güzel yazmışsın devamını diliyorum 🌺
Ramazan Kudat okurunun profil resmi
Eskiden burda onlarca incelemem vardı, baya da popülerdim o zamanlar sonra baktım ki kimse okumuyor beğenilmek için beğeniyor sildim hepsini. Ama meğerse cidden okuyanlar da varmış, onları da herkesle aynı kefeye koyduğum için küstüler lose-lose etkisiyle tanışıp fevri olmayı bi kenera atayım dedim ama ruhsal açıdan dengesiz olmak bende hobi olmuş başaramadım xd Selam verince hayat hikayesini anlatanlsr gibi uzun yazıyorum ben xd saygılar ve teşekkürler ^^
2 sonraki yanıtı göster
Aysun okurunun profil resmi
"Bazı şeyleri, o şeyler hiç başına gelmemiş insanlara anlatmak güçtür. Kelimeler zaten genelde yeni bir resim çizmez de, eski bir resmin üstündeki örtüyü kaldırmaya yarar." Sevdiği birini kaybeden kişi için durum aynen böyledir... Çok güzel bir inceleme, hediyeni kabul ettik, teşekkürler 🌿
Ramazan Kudat okurunun profil resmi
Bazı durumlara yabancı kalınabilse keşke. Şarkı nedense Miyazaki filmlerinin soundtrackleri gibi gelmişti bana, ben çok sevmiştim, rica ederim, ne demek. ^^
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.