Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

616 syf.
·
Puan vermedi
Sonunda bitti. Hayatımda okuması en uzun süren kitap oldu. Kuran’ı okumak bile bu kadar sürmemişti. En baştan söylemeliyim ki burada herkesin aksine çok iyi şeyler yazamayacağım. Konya’da doğup büyümüş olduğum için Mevlana ismine birçok insandan daha fazla aşinayım. Konya’ya gittiğiniz birçok yerde Mevlana sözlerini görürsünüz, Türbe tarafında ve Otogar gibi yerlerde bibloları vb. süs eşyaları görürsünüz. Restoranlarda etli ekmek dışında Mevlana adını verdikleri bir börek bile var. Konya, Mevlana ile özdeşleşmiş bir şehir. İnsanı öyle değil tabi. Genelleme yapmak istemesem de ne yazık ki birçoğu Cumhuriyet, Laiklik ve Atatürk düşmanı, şeriatı, hilafeti savunan tipler. Ne kadar çok tartışmaya girmişimdir bu tiplerle sayamam. Ama değişiyor. Yeni nesil farklı geliyor. Neyse konu Konya değil. Asıl olaya dönelim. Benim çocukluğumda dindar bir şekilde geçti. Tabi okudukça insan sorgulamaya başlıyor. Sorguladıkça düşünceleri şekilleniyor. Bu yaşıma kadar çok çeşitli ortamlarda bulundum ve dindarlık kısmımdan pek bir emare kalmadı. Hiç kalmadı hatta. Eğer bu kitabı o dindar dönemde okusaydım olaylara büyük ihtimalle daha farklı bakardım. Fakat şuan bakınca eser hakkında çok iyi yorumlar yapamayacağım. Evet, bu kadar şeyden sonra kitaba geçiyorum şimdi. Öncelikle din hoşgörü ile öğretilir. Biz bunu duyduk. İslam, hoşgörü dini derler ya hani. Mevlana eserlerinde hakaretler savurarak, kaba bir üslup kullanıyor. "sen ahmak bir eşeksin" gibi bir anlatım için bana güzelleme yapmayın lütfen. Hadi bunu anlattınız peki argo, bel altı anlatıma ne diye anlatacaksınız? Neyi kastettiğimi anlamak için Delkak ve Cüsseli Ibne hikâyeleri bunlara örnek. Ya da kabak hikâyesi... Ya da aslanın karşısına aleti dimdik çıkan, sonra kadının çadıra geçen, kadında onu öyle görünce kendinden geçip mercimeği fırına veren hikâyesi… Bir de birçok yerde Eşek aleti diye geçer. Ne alıp veremediği var anlamadım. Ya da o dönemde çok mu kullanılıyordu bilemedim. Bu yazımların çeviri ile alakası var mı bilmiyorum. Hazırlayan kişi böyle yapmış olabilir mi? İnternetten baktığımda aynı hikâyeleri gördüm. Ben bunları Mevlevi haneye giden birine sorduğumda tasavvufta armut bildiğimiz armut demek değildir demişti. O yüzden mi garipsedim acaba. Kitapta dinlerden, ırklardan, ülkelerden, peygamberlerden, şeyhlerden vs. çeşit çeşit şeyler görebilirsiniz. Esere aynı zamanda fabl türüne de alabiliriz. Hayvanlar da konuşuyor. Bize dersler veriyorlar. Benzetmelerden bol bol yararlanmış. Somutlaştırma kullanmış. İlk başlardaki beyitlerden şemse olan özlem anlaşılıyor. Sohbet arkadaşı aradığını söylüyor. Oğuzlardan ise kan dökücü olarak bahsetmiş.(sf 177) Aslında çoğu yerde bildiğimiz olayları tekrarlamış durmuş. Hem de benzer şeyleri bolca görebilirsiniz. Musa ve Firavun, Musa ve Tur kıssası, İbrahim peygamberin ateşe atılması, Kuyuya atılan Yusuf peygamber ve Züleyha, Hud peygamber ve Ad kavminin helak olması hikâyeleri var. Süleyman peygamber(Hindistan’a Azrail’den kaçan adam), Eyüp peygamber, Âdem peygamberin hikâyesi, Salih peygamber ve devesi, İsa Peygamber(On iki emir, İncil’de peygamberin nasıl geçtiği, vasıfları, incilin değiştirilmesi) gibi gündelik hayatta duyduğumuz şeyleri gördüm. Bir de bir şey anlatırken bir bakıyoruz başka bir şey anlatıyor. Sonra başa geri dönüp oradan devam ediyor. Birçok hayvanı görebilirsiniz; Aslan, Tavşan, Hüdhüd, Karga, Koyun, Kurt, Eşek, İpekböceği, Tilki, Sırtlan, Kurbağa… Okurken aldığım kendime notlar, yine anlamlandıramadığım kitapta geçen bazı kısımlar; 1365- Koluma kuvvet, kalbime kudret verdi; cenneti, huriyi kucağıma attı. 1435- Hal güzel bir gelinin cilvesidir; makam ise o gelinle halvet olup vuslatına erişmektir. 1665- Velilerde Allah'tan öyle bir kudret vardır ki, atılmış oku yoldan çevirirler. 1670- Allah velisi, pişman olursa sebeplere eserlerin kapılarını kapar. Fakat bunu, Allah eliyle yapar. 1675- Veliler, hatırlatma ve unutturmaya kadirdirler, şu halde veliler, herkesin gönlüne hâkimdirler. Veli, unutturma kudretiyle bir kişinin istidlal yolunu bağladı mı, o adamın hüneri bile olsa bir iş yapamaz. 1785- Ey kün emri, ey gel denmekten ve söz söylemekten münezzeh Allah, sen gel! 2845-... Eşek olduğumuzu bilmezsek hakikaten eşeğiz. 1320- Şeyh, Allah gibi aletsiz işler görür. Müritlere sözsüz dersler verir. 735-Elini pirden başkasına verme. Pirin elini tutan Allah'tır. 1370- Allah kâfirin kâfirliğini ezelde bilir, bildiği gibi de zuhur eder. 3330- Veliler, güneşin bekçileridir. İnsanlar içinde Allah sırlarını bilir, anlar onlar. 427 sayfa- cariye hikâyesi Sayfa f254, 2500.beyit- Allah vekili olan şeyhtir. Zalim, onun yardımıyla öldürülebilir... Sayfa 490-adamın aslanla dövüşmesi aleti dikleşmesi ve kadının çadırına girip kadının onu görünce birleşmeleri Sayfa 255, 2545-Şeyhin yüzü, o ejderhanın gözüne karşı tutulan bir zümrüttür. Sayfa 267- Havluyu ateşe atıp havlunun yanmaması sebebi de peygamberin ağzını yüzünü onunla silmesi (Malik oğlu Enes’ten rivayet) Sayfa 292 Ey kınayan köpek, sen hav hav edip duruyor da… Sayfa 315 Ebu cehil, kindar Oğuz demesi… Sayfa 320 şeyh Abdullah-ı mağribi keramet Sayfa 341 Doktor tahlil yapar, muhtaçtır diyor. Sen git Allah doktoruna diyor. Bir baktık mı varlığının ta derinlerine kadar girerlermiş. Sayfa 342, Bayezid’in sözlerine Allah vahyidir diyor. Sayfa 352, Bayezid’in sarhoş olma hikâyesi saçmalığı. Müritler onun sözleri üzerine ona bıçaklamaya çalışıyorlar fakat bıçaklar kendilerini kesiyor. Ölüyorlar. İsa dinini mahvına çalışan vezirin ve Yahudi padişahının hikâyeleri, Peygamber ile alay edenin ağzı çarpılmış. Kelile hikayesi serap hikayesi, Calinus, Dağ yaran Ferhat, Ebu'l-Hasan Harakânî, Hz Ömer ve Rum kayzeri elçisinin hikayesi, Feridüdttin Attar, Hâkimi Senai, Hüsamettin çelebi, Yusuf-ı Sıddık, Harut ve Marut, çin ve rum ressamları Sağır komşu ve hasta hikâyesi, Hindu ve Türk, Lokman ve meyveleri yedi iftirası Hz Ali ve yüzüne tüküren düşmanı Tüm bunların dışında kitapta güzel alıntılarda vardı. Hatta birçoğunu ekledim. Daha yazılacak çok şey var aslında. Vakit ayırırsam güncellerim.
Mesnevi
MesneviMevlana Celaleddin-i Rumi · Panama Yayıncılık · 20133,478 okunma
··
1 artı 1'leme
·
337 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.