Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Müber­ra ve Nazan’ın birbirinden bağımsız olarak ortaklaştıkları bir di­ğer konu da yurtdışmdaki yaşam deneyiminin birey üzerindeki dönüştürücü etkisi. Müberra kendi başına ve herkesten uzakta yaşamanın özgürleştirici bir yanı olduğu görüşünde: “Beni hep yoran bir kısmı da var: Kendini hiçbir zaman gü­vende hissetmiyorsun, çünkü hep yalnızsın, ama bir yandan da o bir bağımlılık, kendi üzerine gitmek gibi. Kendini zorluyorsun yani, daha iyisini yaparım diye. Bilmiyorum, özgür­lük... Özgürlük güzel yahu. Kimseye hesap vermek zorunda değilsin. Kendi hayatını tamamen kendin düzenliyorsun. Bir şeyi yanlış yaparsan sorumlusu sensin.” Kendi başına ve mücadele halinde yaşama zorunluluğunu Na­zan şöyle tarif ediyor: “Önüne hiç bilmediğin bir kutu oyunu koyuyorlar ve bunu çözmeni istiyorlar senden. Sana yardım eden kimse yok. Sen o oyunla karşılaştığında gerçekten ortaya çıkmak zorunda kalı­yorsun. Yaşamak denilen şey sadece çalışmak değil. Yaşamak denilen şey ülkeye hizmet etmek değil. Ya da genel geçer ku­ralları devam ettirmek değil. Yaşamak denilen şey benim kim olduğumu bulmak: Ben kimim? Ne yapabilirim? Ben ne işe yararım? Biraz algım açıldı, bir sürü yaşama şeklinin olduğu­nu gördüm.”
·
61 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.