Fırtınanın ıssız bir kıyıya fırlatıp attığı iki insan gibi, ezik,
bitkin, üzgün, öylece yan yana oturuyorlardı. Raskolnikov,
Sonya’ya bakıyor ve genç kızın kendisini ne kadar çok
sevdiğini hissediyordu; ama tuhaf şey, böylesine çok sevilmek
ona birden acı vermişti. Gerçekten de çok tuhaf, korkunç bir
duyguydu bu! Kendisi için son umut, son çıkış yolu olduğunu
düşünerek gelmişti Sonya’ya; acılarının hiç değilse birazını
burada bırakacağını düşünmüştü, ama genç kızın bütün
kalbini kendisine verdiğini anladığı şu anda, kendini birden
eskisinden çok, ama çok daha mutsuz hissetmişti.