Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

"Geleneksel ailede anne-baba arasında bir kutuplaşma vardır. Anneden çocuğu, kendini adarcasına, giderek koşula bağlı olmadan sevmesi beklenir; oysa baba, bebekle onun bakımıyla hemen hiç ilgilenmez. Daha sonra da, oğul büyüdüğünde, onu bazı koşullara bağlı olarak, yaptıklarına ve başardıklarına karşılık, sever. Sevme Sanatı'nda Erich Fromm şöyle der: Anne sevgisinden daha önce söz ettik. Anne sevgisi, yapısı gereği, koşulsuzdur. Anne yeni doğan çocuğu, yavrusu olduğu için sever, çocuk özel bir koşulu yerine getirdiği ya da onun belli bir umųdunu gerçekleştirdiği için değil. Babaya olan bağlılıksa çok başkadır. Anne içinden çıktığımız yuvadır, doğadır, topraktır, okyanustur: Baba böylesi doğal bir yuvayı göstermez. Yaşamının ilk yıllarında babanın çocukla çok az ilişkisi vardır; bu ilk dönemde babanın, çocuğun yaşamındaki yeri annesininkiyle karşılaştırılamaz. Baba, doğal dünyayı göstermez ama onun yerine insan varoluşunun öteki kutbunu temsil eder: Düşüncelerin dünyasını, insanın yaptığı şeylerin, yasaların, düzenin, disiplinin, gezip dolaşmanın, serüvenlerin dünyasını yansıtır. Çocuğa her şeyi öğreten, ona dünyaya açılan yolu gösteren babadır. Baba sevgisi, koşula bağlı sevgidir. Bu sevginin ilkesidir. 'Seni umutlarımı gerçekleştirdiğin, görevini yaptığın, bana benzediğin için seviyorum' dur. Ruh sağlığının temeli ve sonunda olgunluğa erişebilmenin nedeni bu anne merkezli bağlılıktan, merkezli bağlılığa geçişte ve sonunda bunların birleştirilmesinde yatar."
29 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.