Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Cinsiyet, felsefede ontolojik bir problem olarak görülmektedir. Felsefede ilk kez Platon, erosla cinsiyeti ilişkilendirerek anlatmıştır. Hegel, efendi-köle diyalektiğiyle isteyen bir varlık olarak özneyikurar ve istemek/arzu kavramını erostan uzaklaştırır. Ancak Platon, Şölen'de ontolojik yapı ile erosu iç içe işlemiştir. “Arzu ile hakikat arasındaki ilişki, felsefenin erosa yabancı olmadığını, hatta erosile felsefenin iç içe geçtiğini gösterir. Felsefe varlığın bilgisine ulaşmayı hedefler ve bunu kendini bilmeden ayırmaz.” (Direk, 2018:15) Dolayısıyla arzunun oluşabilmesi için ötekine ihtiyaç vardır. Lacan'ın da belirttiği gibi insan eksik öznedir ve bu eksikliğini öteki üzerinden tamamlar. Burada da karşımıza arzunun ontolojiyleolan bağı çıkar. Eksik özne ise Lacan'ın objet petit a olarak değerlendirdiği ve jouissance'ı/hazzı/keyif hâlini imler. Bu keyif hâlini Alenka Zupancic eksi bir üzerinden değerlendirir. “Keyif, imleyendüzeninde eksik olan unsur üstünden bu düzenle ilişki (veya bağ) kurar; doğrudan değil de imleyen düzeninin kurucu olumsuzluğu(bir 'eksi bir') üstünden. Bu olumsuzluk, (eksik) imleyen ile keyifarasındaki bağlantı noktasına karşılık gelen Gerçek'tir ve psikanalizde bu konfigürasyonun kavramsal adı cinselliktir (veya cinselolan). Cinsellik, içinde artı keyfin baş gösterdiği bu imleyen gediğinin imleyen zincirinin geri kalanı üstündeki etkisiyle hemhuduttur (bedendeki erojen bölgeler de zincire dâhildir, kesinlikle bundan bağımsız değildir)."(2018:66)
18 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.