Çağatay Yaşmut bu eserinde Moda'da işlenen bir cinayeti ele alıyor. Sekiz kitaplık serinin baş karakteri olan Başkomiser Galip romanımızın ana karakteri. Biraz maço, ağzı bozuk, kadınlar konusunda kafası karışık, çevresindekilere güven veren bir polis. Karakterin gelişimini, iç dünyasının yansıtılmasını hoş buldum. Hiçbir cinayeti faili meçhul bırakmayan bu polisin karakterini beğenmeyebilirsiniz, ahlaki kusurlara sahip biri o. Her insanın olduğu gibi günahkar. Mükemmel bir süper kahraman kalıbına sokulmaması bu yüzden güzel, o bir insan, içimizden ve gerçekçi biri. Aynı zamanda yazarın, kendisine zıt bir karakteri böylesine ustaca ve samimi anlatmasıyla da bir erkeğin zihnine yolculuk yapıyoruz.
Galip'in iki de yardımcısı var: Mustafa ve Serdar. Onlar da ahlaki açıdan kusurlu karakterler ama bu bir roman, cinayet romanı! Günahsız melekleri duymak isteyenler dini kitap okumalı. Ne bir süper kahraman ne de bir anti kahraman olmaları onları daha hayattan sayıyor. Yazarın felsefe üzerine yüksek lisans yapmasından da nasibini alan eser felsefi öğeler, bilgiler içeriyor.
Okurken takıldığım bir nokta, hop Galip'in zihnindeyiz, hop Mustafa'nın veyahut Serdar'ın yanındayız! Bu geçişler çok keskin yapılmış. Dili sade, akıcı, tek nefeste bitirmelik.
Kurgusundaki cinayet ustaca yazılmış, yazar tam olarak taslağı oluşturduktan sonra romanı yazmış. Böylece katili yazarla beraber öğrenmiş olmadık; ipuçlarıyla akıl yürüttük, tabii yine de şaşırtıcı bir son. Kitapta cevapsız bırakılan bir soru var: Katil evin anahtarını nasıl elde etti? Önemli bir soru bu, cevabı bende yok. Romanını ilmek ilmek dokuyan bir yazarın bu soruyu cevapsız bırakması şaşırtıcı.
Serinin diğer kitaplarını okumak isterim, dizi olsa izlemek isterim. Keyif veren, elinizden düşürmeyeceğiniz, benim bir akşam üstü başlayıp birkaç saatte bitirdiğim bir polisiye roman.
14.12.23
