Uzun bir süre aradıktan sonra Atatürk’ü bulduk. Meğer bir düğüne katılmış, sohbet ediyor, gülüyor, eğleniyormuş.
O gecenin bitmesini istemiyordu, orkestraya
işaret etti, zeybek oynamak istiyordu. Belki de son kez…
Artık sağlığı buna elvermezdi. “Paşam çok yoruldunuz, uygun görürseniz dönelim,“ desem de engelleyemedim.
Oynamaya başladığı an, büyük bir acıyla gözlerinde ölümü gördüm.
Yıllar önce hepimiz gencecik birer askerken, Selanik‘teki gazinoda oynadığı zeybeği hatırladım. Yine öyle haşin bir kartal gibi kollarını açtı, kararlılıkla sertçe dizini yere vurdu. Belki de gözlerinin önünden o yıllar geçiyordu ama bu sefer burnundan bir damla kan damladı. Atatürk’ün son dansını, pek çok kişinin gözü yaşlı izlediğini fark ettim. Parça bittiğinde yorgun ama gülen gözlerle davetlilere şöyle dedi.
“Sayenizde çok güzel bir gece geçirdim, hoşçakalın arkadaşlar.“