-Bu masa ne masası, bu mikrofon neyin nesi?
Ustabaşı buradan fırça mı çekiyor işçilere? Diyorum bana kahve getiren Güner'e.
-Hayır ağbi. Ben de merak edip öğrendim. İşçiler burada puro sararken, bir görevli bu mikrofondan onlara kitap okuyormuş!
diyor Güner. Hassiktir! Gene lüzumsuz bir saygı duymaya başlamıyor muyum ben Fidel'e! Fabrikada tütün sarıyorken birisi sana, işi hızlandırıcı müzik çalmıyor, Dostoyevski okuyor. Ağır ağır sar amigo, Dostoyevski'yi de sindirerek. Güzel sar o puroyu, Dostoyevski aşkına!