"Hepimiz biliyoruz ki kadınlar organize falan olamazlar. Her şeyde atışırlar, ayrıca çok kıskançtırlar. " Hayat bir mücadeledir, öyle olmalıdır " diye ısrar ediyordu. Eğer mücadele yoksa, hayat da yoktur. O kadar!" Charlotte Perkins Gilman ile Sarı Duvar Kâğıdı'ndan sonra tamamen farklı bir türde karşılaştık. Amerikan sosyolog ve feminist yazarımız, bundan bir asır öncenin Amerikası'nda kaleme aldığı feminist ütopya Kadınlar Ülkesi ile çok güzel bir hayal dünyasına, üyopyaya yelken açmış ta o zamanlardan. Kitabın adından da anlaşılacağı gibi, bu ülkede sadece kadınlar ve kızlar var. Eh, böyle söyleyince akıllara nasıl üredikleri konusunda soru işaretleri oluşuyor : doğal döllenme yoluyla. Burada, Hz. İsa - Hz. Meryem olayına atıfta bulunulmuş gibi. Üç ana karakterimiz Vandyck, Jeff ve Terry, daha önce duydukları bu gizemli, mistik ülkeye doğru yola çıkarlar. Oraya giden erkeklerin geri dönmediğini duyduklarında ise merakları daha da kamçılanır. Bu yolculuk da Kadınlar Ülkesi'ne (Herland) ulaşarak amacına ulaşır. Karşılaştıkları dünya, ataerkil toplumun tam tersi, tamamen doğal, anaerkil, anneliğin kutsal sayıldığı, kadınların kendini tamamen gelişim ve eğitime adadığı bir ülke ile karşılaşırlar ve gözlerine inanamazlar. Eğitim, din, cinsellik, hukuk, günlük yaşam, sabit bir evden ziyade orman içinde farklı yerlerde yaşama, psikoloji, bilim gibi birçok konuda farklılıkların olduğu, her sayfasında durup düşünmemizi sağlayan, ütopik bir şölen. Kitabın tamamen tam tersi olan, erkeklerle dolu bir distopya olan Bizim Ülkemiz adında da bir devam kitabı olduğunu öğrendim. Buradan bile yazarımızın ne kadar feminist bir düşünce yapısında olduğunu görebiliyoruz. Ayrıca bana konu ve işleniş bakımından, James Tiptree Jr.'ın, Houston Houston Duyuyor Musun kitabını hatırlattı. Onu da okumanızı tavsiye ederim.

Kadınlar ÜlkesiCharlotte Perkins Gilman · İthaki Yayınları · 201812,1bin okunma

·

48 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Veli