Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

312 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Gösteri Peygamberi Kitap İncelemesi, Spoiler İçerir
Gösteri Peygamberi Kitap İncelemesi, Spoiler İçerir Kitabı özetlemek değil, kitaptan çıkardıklarımı anlatmak istiyorum ama bazı noktalarda spoiler ve kitaptan bazı alıntılar veriyor olacağım. İlk defa bir kitabı derinlemesine inceleyecek bu bunu paylaşacak olduğum için nereden ve nasıl başlayacağımı bilemiyorum, uzun bir inceleme olacak gibi… Öncelikle kitabı beğendiğimi belirtebilirim. Yazar kitapta eleştirel olarak yaklaştığı konuları gayet keskin bir dille vurgulamış. Kitabı tek cümle ile tanımlamam gerekirse “Sahte Bir Mükemmeliyetçilik Arayışı İçinde Bulunan Toplum ve Bu Toplumun Yarattığı Sahte Değerler” derim. Yazar, insanların; sahteliğe, gösterişe, şöhrete, ilgiye, pornografiye, paraya ve güzelliğe olan düşkünlüğünü anlatırken, yalnızlık kavramını da insanların kendi kendine kalma korkusunu ele alarak işliyor. *Kitap topluca intihar eden gizli ve koyu bir Hristiyan tarikatının hayatta kalan son üyesi Tender Branson’ın sahte peygamberliğe giden yolculuğunu anlatıyor. Ama bu sahte peygamber arka tarafta bir menajer (para/medya) tarafından yönetiliyor ve bu menajer sahte peygamber üzerinden gücüne güç katıyor. Bizim sahte peygamber ise kukla gibi yönetiliyor, Özetle Sahte peygamber önce kendini bu tarikatın bir üyesi olduğu için acındırarak kendine toplumu sevdiriyor ve daha sonra topluma kendini iyi hissettirecek sözler fısıldıyor, gerçek veya değil, bunun bir önemi yok. İnsanlar gerçeği değil de hoşuna gideceği şeyleri duymak ister, yazarın birçok noktada bu konulara dikkat çekici şekilde yer vermesi bence okuyucuya gerçeği duyabilme konusunda cesaret veriyor. “İnsanların hepsi tutacak bir el arıyor. Rahatlatılmak istiyor. Her şeyin yoluna gireceğine dair sözler istiyor.” Ölümün her şeyin sonu olmadığını söyleyen birine veya birilerine ihtiyaç var, insanlar bunları duydukça rahatlıyor." Yazarın, kitabın kahramanı için seçtiği isim bile manidar; kahramanımızın adı Tender Branson, tarikata bağlı bir ailenin ikinci erkek çocuğu ve ilk erkek çocuğun ismi ise Adam Branson; ilk çocuk her şeyin sahibi, ikinci çocuk ve diğerleri ise işçi, hizmetçi oluyor tarikata göre. Adam ismi semavi kitaplarda ilk insan/ilk peygamber, yani Âdem ile eş anlamlı, Tender ise lokomotif vagonun arkasına bağlanan ve lokomotifin yakıt vb. ihtiyaçlarını taşıyan vagon anlamına geliyor, yani “İkinci” Bu isim seçimi bile kader kavramını sorgulatıyor insana, coğrafya kaderinin önemli bir parçasıdır deyimini arka planda bir isimle çağrıştırıyor Palahniuk. Kahramanımız bir kilise yerleşiminde çok sıkı kurallar ile adeta etrafı görünmez duvarlarla büyüyor, dış dünyaya çıktığında ise uyum sağlamanın zorluğunu yaşıyor. Kilise’de çok şey öğretiliyor ama düşünmeye fırsat verilmiyor; bence bu zorlu/zorunlu öğretiler de insanın düşünce dünyasına örülmüş görünmez duvarın parçaları… “Bütün bu öğrendiklerimizin bizi daha akıllı yapacağını sanıyorduk. Ama bizi aptallaştırmaktan başka bir işe yaramadı. O kadar çok şey öğrenmiştik ki, düşünecek vaktimiz kalmamıştı” Herkes aynı şeylere meraklı olursa herkes birbirine benzer, öyle değil mi? Herkes aynı programları izlerse herkesin düşüncesi birbirine benzer öyle değil mi? İnsanların yaşam tarzlarının birbirine benzerliği ve hayallerinin de benzerliği ile herkesi benzer bir geleceğin beklediğinden bahsediyor yazar. Herkes aynı şeyleri düşünüyor, adeta bir robot gibi, farklı olan ise dışlanıyor. Yazar bu benzerlik konusunu yoğun bir şekilde ele alıyor ve insanın farklı olmak istememesi konusunu da ele alıyor. Bence yazar bu konuyu da yerli yerince ele almış, televizyonda ve radyoda sunulan programlar birbirine benzer, insanların talepleri birbirine benzer. İnsanın sosyal bir varlık olmasını da düşünürsek insanın farklı olsa dahi dışlanmamak için topluma uyum sağlaması zorunluluğu mu, işte bunu sorgulayabiliriz bu hikâyede, sorgulayalım. “Hepimiz aynı televizyon programları ile büyüdük. Sanki hepimize aynı suni hafızadan takılmış. Çocukluğumuzla ilgili hiçbir şeyi hatırlamazken, komedi dizilerindeki ailelerin başına gelenlerin hepsini iyi biliyoruz. Hepimizin belli başlı hedefleri aynı. Çok yakında aynı anda aynı şeyleri düşünmeye başlayacağız. Mükemmel bir uyum içinde olacağız. Senkronize. Birleşmiş. Eşit. Kati. Karınlara gibi. Böcekler gibi. Koyunlar gibi.” Kitabın anahtar kelimesi olarak “Sahte” diyebilirim. Sahte kelimesi adeta bu kitapta tezahür ediyor. İnsanların birbirleri olan ilişkileri sahte, görünümleri sahte, dertleri sahte, söyledikleri sahte, duymak istedikleri sahte, sahte, sahte ve sahte ve yine sahte… ---İnsanın görünümünün sahteliği üzerine; birbirine benzeyen ama kendisine benzemeyen bir insan… Neden mi kendisine benzemeyen dedim, şöyle bir örnek vereyim, bir insanda veya bir nesnede bir çok şeyi değiştiriyoruz, peki o artık kendi midir? Bu konuda meraklı iseniz Theseus’un Gemisi efsanesini araştırmanızı öneririm. “Daha değişik kokteyller içmek istiyorum. Özel fitness hocası istiyorum. Yedi kilo vermek istiyorum. Saçımın daha gür olmasını istiyorum. Burnumun daha küçük görünmesini istiyorum. Kaplama dişler, çukur bir çene, çıkık elmacık kemikleri istiyorum. Manikür yaptırmak ve bronzlaşmak istiyorum. ---İnsanın dertlerinin sahteliği üzerine; yazar insanların asıl dertlerinin ne olduğunu düşünmesini öneriyor sanırım. “Sıkıcı değildi ve danışman başıma sürekli sahte sorunları açtığı için gerçek sorunları dert edecek vaktim kalmıyordu. ---İnsan ilişkilerimin sahteliği üzerine; yalnızlıktan da söz ediliyor kitapta ve aşağıdaki cümleler birçok şey anlatıyor. İnsanlar bir arada olmak istemedikleri insanlar ile vakit geçirebiliyor, en önemli sebebi ise kendi kendine kalma korkusu diyor kahramanımız. “Bir arada olmaktan nefret ettikleri ama yalnız kalmaktan da korktukları için insanlar telefon denilen bir alet kullanıyorlarmış." “Şeytan, melek, kötü ruh veya her ne ise, bir şeyin fırlayıp karşıma çıkmasını istiyorum. Bir gulyabani, hayalet veya uzun bacaklı korkunç bir yaratık, kim olursa olsun birisi elimi tutsun istiyorum." ---Güzelliğin sahteliği üzerine; insanın kendisi olarak güzel değil, talep edileni sağlıyorsa güzel olabileceği durumu. “İnsanlar anatomik gelişim istiyorlar. Ameliyatla büyütülmüş. Yeni ve geliştirilmiş. Silikon takviyeli. Kolajen enjekte edilmiş.” “Duruşu o kadar zorlama ki, etten ve kemikten yapılmış bir origamiye benziyor.” Gösteri mi; tam da bu kitabın konusu, ne iş yaptığınızın, neler yaptığınızın bir önemi yok, kitapta defalarca bu vurgulanıyor, bir örnek vermek istiyorum. Duyurmak, reklam yapmak gerçekten o işi yapmaktan önemli mi acaba diye soruyorum ben de bir okuyucu olarak? ”“Bir şeyler yapıyor olmanızın hiçbir önemi yok. Eğer yaptıklarınızı kimse fark etmiyorsa hayatınız koca bir sıfırdan ibarettir. Boştur, anlamsızdır.” İlgi eksikliği sendromu mu, galiba günümüz hastalıklarında bir tanesi, kendi kendine kalmaktan korkan bir nesil için normal bir hastalık bence. ““Ama seni öldürürlerse ne olacak?” “İyi ya işte. Bütün ilgiyi üzerimde toplamak istiyorum, son bir kez.”” İnsanların gerek görünüm olarak tek bir tip görünmesi ve gerekse davranışsal olarak tek bir davranış modeli benimsemesini insanların bir ürün gibi, standardize edilmesi ve pazarlanması konusuna da değiniyor yazarımız. --- Çünkü o standardize edilmiş, öğrenmiş ama düşünmemiş bir ikinci, o bir Tender. Tekdüzelik konusuna yazar birçok yerde değiniyor, hayatım neden sıkıcı diyenlerin okumasın öneririm. “… Onlar gibi yaşarsanız, hayatınızdaki her şey listedeki maddelere dönüşür. Başarılması gereken bir işe. Böylece hayatımızın deşifre olmuş halinin neye benzediğini görebilirsiniz.” Para, mal merakının geldiği noktayı da eleştiriyor yazar. “Filikalar gün batımına doğru kürek çekiyordu ve filikalardaki portakalrengi can yelekli kalabalık, mücevherleri ve reçeteleri için feryat etmeye başlamıştı. İnsanların bir arada yaşadıkları insanları, hatta aynı evde yaşadıkları aile bireylerini bile tanımıyor oluşunu da güzelce eleştiriyor, özellikle günümüzde insanların aileleri ve arkadaşları yerine magazin programları ve sosyal medya ile vakit geçirmelerinin 99 yılına göre daha yoğun olduğunu düşünürsek bu cümle sadece yazıldığı döneme hitap etmiyor ve ders alınması gereken güzel bir eleştiri diyebilirim. “Otel denilen şey, içinde bir sürü insanın barındığı, yemek yediği ve uyuduğu ama kimsenin birbirini tanımadığı, büyük bir evdir. … Dışarıdaki ailelerin de çoğunluğu bu tanıma uyuyordu. Hayatımızın asıl anlamı, yaşamın kendisine odaklanmaktansa, neden gereksiz detaylarda boğuluyoruz, biraz olsun hayatı anlamak gerekmez mi diye sormaya kalmadan yazar cevaplıyor, daha büyük resme mi odaklansak diyorum ben de bir okuyucu olarak. “Her gün tekrar tekrar yapılan aynı işlerin küçük detaylarında kaybolup gidersiniz.” İntihar bulaşıcıdır diyor kahramanımız ve kitapta sık sık intihardan söz ediliyor, hayatın aslında aşağıdakilerden ibaret olmadığını hatırlatıyor bize. Bence sorgulanması gereken bir konu, yukarıda bahsettiğim gibi küçük detaylara değil de büyük resme odaklansan bu sorun zaten hemen hemen çözülmez mi? “Gökyüzünde dolunay var ve insanlar okulda aldıkları düşük notlar yüzünden ölmeye hazırlar, Aileleri ile ilgili problemleri, erkek arkadaşlarıyla olan sorunları, küçük boktan işleri yüzünden ölmeye hazırlar. Belki kitabın ana konularından biri değil ama aşağıdaki kısım da dikkatimi çeken noktalardan biri oldu. Gerçekten bir insanı olumsuz anlamda eleştirmek kolay, her şey bulunabilir eleştirmek için, küçük bir şey bile. Ama insanda iyi bir özellik gördüğümüzde de bir kılıf uydurmamız yok mu, olmasın diyor galiba yazar. “İnsanlar kendilerinde olmayan bir erdemin başka birinde var olabileceğine akıl erdiremiyorlardı. Birinin zayıf olduğunu hayal etmek, onun güçlü olduğuna inanmaktan çok daha kolaydı.” Sözlerimi noktalarken kitabın gerek yazıldığı döneme ve hatta daha çok günümüze hitap eden başarılı bir popüler kültür eleştirisi ve sahteliği seviyorsanız yüzünüze çarpacak soğuk bir geçek, sevmiyorsanız düşüncelerinizi perçinleştirecek, okunmaya değer bir eser olarak görüyorum. Teşekkürler
Gösteri Peygamberi
Gösteri PeygamberiChuck Palahniuk · Ayrıntı Yayınları · 20205,6bin okunma
·
185 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.