Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

şehit ailelerinin ikamet ettiği harap bitap evleri paylaşanları, bu konuya şaşıranları, üzülenleri, kızanları; bu konu özelinde konuşanları farklı sosyal medya platformlarında ve burada o kadar çok gördüm ki.. hâlâ bu konuya şaşıranları, üzülenleri, kızanları anlayamıyorum. sanırım bu anlık saman alevi gibi parlayıp sönen bir öfke patlamasından ibaret.. -çorlu tren katliamında yakınlarını kaybedenlere sahip çıkıp onların hakkını aramalarında yanlarında durduk mu? -soma maden faciasında yakınlarını kaybedenlere sahip çıkıp onların hakkını aramalarında yanlarında durduk mu? -bu ülkenin birlik, bütünlük, huzuru için bedenlerini siper eden gazilere maaş bağlanması için onların kaybettiği uzuvları özelinde santimetre hesabı yapılırken onlara sahip çıkıp onların hakkını aramalarında yanlarında durduk mu? -hemen her gün işlenen kadın cinayetlerinde maddi gücünü, nüfuzunu kullanarak işledikleri cinayetlerden sıyrılanlara karşı katledilen kadının yakınlarına sahip çıkıp onların hakkını aramalarında yanlarında durduk mu? -bankadan aldığı çiftçi kredisini ödeyemeyip üzerine gelen faizlerle iyice batağa saplanıp evi, traktörü, tarlası haczedilen; sütünü ziraat bankası önüne, domatesini dereye döken çiftçilere sahip çıkıp onların hakkını aramalarında yanlarında durduk mu? -eşinin pazara gidelim teklifine parası olmadığı halde; ''eve gideyim para alayım da öyle gidelim pazara.'' deyip gittiği evinde bu durumu gururuna yediremeyip tüfekle intihar eden amcanın, çocuğu üşümesin diye onu saç kurutma makinesi ile ısıtıp devamında yan odaya geçip kendini asan kadının başına gelenler başkalarının başına da gelmesin diye bu konular üzerine eğilip bu durumlara düşmesi muhtemel kişilere sahip çıkıp onların hakkını aramalarında yanlarında durduk mu? -atanamadığı için intihar eden öğretmen adaylarının ailelerinin üzüntüsüne ortak olup bu durumun sona ermesi adına okuduğu, hak ettiği halde mesleki anlamda mağduriyet yaşayanlara sahip çıkıp onların hakkını aramalarında yanlarında durduk mu? -karadeniz bölgesinde yaşanan sel ve heyelan felaketlerinde mal ve can kaybı yaşayanlara sahip çıkıp onların hakkını aramalarında yanlarında durduk mu? -çocuğunu tedavi ettirmeye maddi gücü yeterli olmadığı için alması gereken ücretsiz sağlık hizmetinden yararlanamayan bu yüzden hastahaneye gidip isyan eden babalara, annelere sahip çıkıp onların hakkını aramalarında yanlarında durduk mu? -beslenme, barınma, eğitim-öğretim giderlerini karşılayamayan üniversite öğrencilerine sahip çıkıp onların hakkını aramalarında yanlarında durduk mu? -artık ev ekonomisini sarsacak derecede külfetli olduğu için çocuğunu masrafı kısma adına okuldan alıp işe sokan annelere, babalara sahip çıkıp onların hakkını aramalarında yanlarında durduk mu? -siyasi parti, dini inanç, ideolojik görüş ayırmaksızın bu ülke insanının maddi, manevi çıkarı için canını ortaya koyan gazetecilere sahip çıkıp onların hakkını aramalarında yanlarında durduk mu? -ondan fazla şehirde milyonlarca kişiyi maddi manevi hasara uğratan, binlerce on binlerce can kaybına yol açan, bir o kadar kişiyi de yaralayan deprem sonrası bölgede tüm bu anlatılanlardan sebep inim inim inleyen insanlara hemen her konuda mağduriyetlerini gidermek, haklarını elde etmelerini sağlamak için onlara sahip çıkıp onların hakkını aramalarında yanlarında durduk mu? -ataması yapılmayan, hakkı verilmeyen doktorlara, akademisyenlere sahip çıkıp onların hakkını aramalarında yanlarında durduk mu? ... liste uzar gider... bugün harap bitap evlerini şehit olan çocukları sebebiyle görmeseydik şehit ailelerinin bu durumundan haberimiz olacak mıydı? olsaydı ne yapacaktık? önceden ne yaptık? bizi içinde bulunduğumuz bu duruma getiren ben karışmayayım neme lazım, devletin ilgili kurumları gerekeni yapar, vergi veriyorum bununla gerekeni yapmayanlar utansın, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın, arkamda elime bakan çoluğum çocuğum var yoksa ben neler yapardım.. tarzı düşünceler değil mi? yukarıda dile getirdiklerime şahit olduğumuzda söz konusu mağdur olana temsili yardım edip, bir iki teselli cümlesi deyip sonrasında onu yine yalnız bırakmıyor muyuz? ya da bu söz konusu mağdurun yaşadığını sosyal medyada, televizyonda gördüğümüzde bu olaya kısa süreli hayıflanıp düzene ağır küfürler edip kısa süre sonra bu hayıflanıp ağır küfürler ettiğimiz mağdurun yaşadıklarını unutmuyor muyuz? evet, biliyorum. biliyorum ki, insan unutan bir canlıdır, yaşamaya devam etmesi için belki de unutması gereken bir canlıdır. ama bu kadar unutkanlık, umursamazlık biraz fazla değil mi? toplum bilincimiz, toplum hafızamız, toplumsal sorumluluğumuz birçok farklı nedenden sebep aşındı, örselendi ve sanırım artık aşınıp örselenmekten ziyade eriyip yok oluyor. "bir insan acı duyabiliyorsa canlıdır, başkasının acısını duyabiliyorsa insandır.", ''bir devrimci başkasına atılan tokadı kendi yüzünde hissedendir.'' tarzı süslü beylik laflar ediyoruz, sadece lafla peynir gemisinin yürümediğini de biliyoruz oysa. bilmiyor muyuz yoksa? bugün o harap bitap evlerde oturan şehit ailelerinin içleri hala cayır cayır yanarken biz onların bu acısını, evlat kayıplarını, ülke birlik, bütünlük, huzuru için canını veren şehidi akşamki fenerbahçe-galatasaray maçı ile yavaş yavaş unutmaya başlamayacak mıyız? devamında bu şehitler için düzenlenen cenaze törenleri ile onları yine kısa süreli de olsa hatırlayıp sonra yine unutmayacak mıyız? o şehit cenazelerine bol çiçekli çelenkler gönderen mevki makam sahibi kişilere bu konular özelinde ciddi, kararlı olarak bir şeyler yapmaları yönünde gerekli uyarıları, hatırlatmaları yapacak mıyız? yoksa şehit cenazesine getirilen o çelenk üzerindeki çiçekten önce mi sönecek içimizdeki öfkemiz? şubat depreminde hatayda altında çocuklarının olduğu enkazın başında beklerken cebindeki bisküviyi yiyemeyen, bu bisküviyi çocuklarına vereceğini söyleyen şerif amcayı tüm ülke olarak tanıdık mesela, tanımayan bilmeyen varsa; youtu.be/FsEFe8q4XAg?si=... bu şerif amca henüz dört gün önce depremden sonra yakalandığı kanser hastalığı sebepli vefat etti ve hatay altınözünde eşi ile çocuklarının ortasına defnedildi. peki biz onun için ne yaptık? dün şehit olanların da ismi diğer şehitler gibi okullara, caddelere, sokaklara, sosyal tesislere, parklara verilecek ve isimleri yaşatılacak. ve sonra ilerleyen zamanda şehidin adının verildiği bu bina bakımsızlıktan eskiyip çürüyüp dökülmeyecek mi? şehidin adının olduğu bakımsızlıktan harap bitap olan bu bina şehidin ailesinin ikamet ettiği harap bitap eve benzeyerek bu kişilerin kaderi yine ortak noktada kesişmeyecek mi? bunları daha önce yaşamadık mı? çok şey yazmak istiyorum buraya ama yazdıkça üzülüyorum, susayım.. bu arada amacım hiç kimseyi parmakla göstererek suçlamak değil. böyle yaptığımı düşünenler olursa da, onlara, onların düşündüğü gibi kişiye suçlamak için uzattığım parmağımın dışında kalan elimdeki diğer üç parmağımın da kendimi gösterdiğini bilip kendimi de en az suçlamak için gösterdiğim kişi kadar suçlu kabul ettiğimi söyleyeyim. insanın olduğu her yerde hem umut hem de umutsuzluk vardır, diyorlar. ülkem adına, ülkemde yaşay(n)anlar adına hala hem umutluyum hem de umutsuzum. ülkede yaşadığım her geçen günde, her şahit olduğum olayda sisifosu daha bir anlıyorum.. ülkede şahit olduklarıma üzülüp kahrolmaktan kendim özelinde üzülüp kahrolacak zaman bulamıyorum.. belki de ülkede şahit olduklarıma üzülüp kahrolurken aynı anda kendim özelinde de üzülüp kahroluyorum.. bilmiyorum.. bilemiyorum..
··
8 artı 1'leme
·
2.887 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Muhammed Salih Karagöz okurunun profil resmi
Türkiye seçimini yaptı deyip geçiyorum. Kendi düşenin ağlamaya hakkı yoktur.
Grekov Kafkayevski okurunun profil resmi
bu konuda bi' de böyle dal🍃lar var; twitter.com/hdrcrd2023/stat... buna onur nedir diye sorsan, bir market zincirinin adı der..
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.