Önce ayakta kenetlendik birbirimize, kasıklarımız birbirine dayalı, titriyorduk, dudak dudağa, göğüs göğüse, bacaklarımız birbirine geçmiş bir halde, sonra boylu boyunca yere uzandık, üst üste bedenlerin o hoş ağırlığıyla kıvrılıp bükülüyor, şuursuzca, birlikte büyüyor, birbirimizle savaşıyorduk: öldürmek için mi? Kayıtsızlığın yakıcı karanlığına sürüklenmek için mi? Kimliklerimizi yitirmek için mi? Aşktan değil, orası kesin. Ama çok başka bir şeyden.