Şiddetle tavsiye ederim!!Uzun süredir filmini gördüğüm, okumak istediğim ama sürekli ertelediğim bir kitaptı. Sonunda arkadaşımın tavsiyesi ile başladım ve yaklaşık 5 saatte kitabı bitirdim. Konusu, anlatımın yalınlığı ve sürükleyici oluşu tamamen beni içine çekti. Ayrıca, kesinlikle çocuk kitabı olduğunu düşünmüyorum.
Eserde kısaca 2. Dünya Savaşı'nda Nazilerin Yahudilere yaptığı soykırım ele alınmış. İki ana karakterimiz var; Bruno ve Shmuel.
Bruno asker çocuğu, Shmuel ise Polonyalı, Yahudi bir çocuk...
Bruno'nun babası "önemli bir görev" aldığı için Berlin'deki evlerinden apar topar başka bir yere taşınmak zorunda kalıyorlar. Taşındıkları yer ise eski evlerine göre küçük,bakımsız, ve kötü bir yer. Bruno başlarda Berlin'e geri dönmek istiyor, sürekli en yakın üç arkadaşını ve onlarla eğlendiği zamanları düşünüyor. Bir gün keşfetmeyi sevdiğini hatırlıyor,yürüyüşe çıkıyor ve mülteci kampında yaşayan Shmuel ile tanışıyor.
İkisi de tesadüfen 15 Nisan 1934 doğumlu ve 9 yaşında. Aralarındaki tel örgülere rağmen dostlukları ilerliyor ve 1 yıl boyunca konuşuyorlar. Bruno Shmuel'in arkadaşlığı sayesinde yaşadığı yerden artık şikayet etmiyor ve hatta en yakın arkadaşlarının ismini bile hatırlayamaz hale geliyor. Zamanla annesi, babasının önemli işlerine ve yaşadığı yere tahammül edemez hale geliyor ve Berlin'e geri dönmek istiyor.Bunu öğrendiğinde arkadaşı ile paylaşmaya gidiyor ama o sırada Shmuelin babası kayıptır ve ona yardım etmek için çizgili pijamasını giyip karşı tarafa geçiyor...
Sonunda, inandıkları din sebebiyle ayrıştırılan insanların yaşadığı acıyı general de yaşıyor...
Uzun lafın kısası, aynı günde ve aynı yılda doğan iki masum çocuğun yaşantılarını etkileyen tek fark doğdukları yerin inançları. Bruno ve Shmuel acımasız insanların kararları ve davranışları sebebiyle hayatlarını yaşayamadan eziliyorlar. Hiçbir çocuk yaşamdan böyle ayrıştırılmamalı...