Paul Auster
“ boşlukta yer tutan bir insan gibi değildi,
daha çok içine sızılması olanaksız insan biçiminde bir
boşluk parçası.
.diye bahseder
Yalnızlığın Keşfi
Yalnızlık neydi peki ?
Kalabalıklar içinde ki yalnızlık mı? Gercekten kimsesiz" tek başına olmk mı?
Bu soru çok su götürür daha Değilmi?
Afili yalnızlıklardan sefil yalnızlıklara doğru ilerleyen eski ve büyük bir destan, yalnızlığın tarihi. Mitosun tanrılarından mitolojik kahramanlara, anti-kahramanlardan varoluşçuluğun sıradan ve sıkıcı, iç bunaltıcı karakterlerine uzanıyor. Hatta mekandan, metruktan, evden ve avludan yüzümüze yansıyan bir oluş halini alıyor. Yazardan, editörden ve okuyucudan geçiyor. Neticede farklı kulvarlardan 12 isim bir araya geliyor, insanın yatay ve dikey düzlemde yalnızlığını düşünüyor, irdeliyor, kaleme döküyor.
Yalnızlık, ciğerlerimizin yavaş yavaş kapanmaya başlamasıdır, kimsesizlik ise artık nefes alamamaktır.
Sayfa 94 -
Yalnızlığın Kitabı
Yalnızlık için “çağın hastalığı” diyorlar. Peki öyle mi gerçekten?