Gönderi

Haçlı seferleri 11. yüzyıldaki dini canlanmanın bir cephesini oluşturmuş ve Doğu ile Batı Hristiyanlığı arasındaki farklılığı da aydınlatmıştır. Doğu için İslama karşı mücadele sadece dinle alakalı değildi, aynı zamanda güç, politika ve daha önceleri Bizans'a ait olan topraklarla ilgiliydi. İmparatorluk ve halifelik, tıpkı Roma ile İran'ın yaptığı gibi, birbirlerini büyük birer güç olarak kabul ederek öyle davranıyorlardı. Aralarındaki dini farklılıklar çoğu zaman diğer konuların gerisinde kalıyordu. Haçlılara katılanlar sadece dini amaçlar taşımıyordu. Birçoğunun hiç de saygıdeğer sebepleri yoktu ve seferlere yağma veya tercihen toprak elde etmek için katılıyorlardı. Norman şövalyelerinin Anglo-Sakson İngilteresi'ne ve Arapların elindeki Sicilya'ya kendilerine malikâne bulmak için gitmişlerdi, birçok Haçlı askeri de ilk seferin sonrasında kurulan dört "Latin Krallığı" veya 1204 yılında ortaya çıkan "Latin İmparatorluğu"nun kendilerine bir gelecek temin edeceğini düşünüyordu. Bu açıdan bakıldığı zaman Haçlılar Avrupa'nın doymak bilmez denizaşırı emperyalizminin ilk örneğiydi. Daha sonraki zamanlarda sık sık olduğu gibi, burada da asil ve aşağılık hedefler, uzak ve egzotik çevrelerde Batı kurumlarını yerleştirmek isteyen adamların zihinlerinde karmakarışıktı. Bunu vicdanları rahat bir şekilde yaptılar çünkü hasımları Hristiyanlığın en kutsal kabirlerini ele geçirmiş dinsizlerdi. Ortaçağın çok meşhur bir şiiri olan Roland'ın Şarkısı, "Hristiyanlar haklıdır, kâfirler haksız," derken bu tür bir düşünceyi özetlemekteydi.
Sayfa 251 - İnkılap KitabeviKitabı okudu
·
25 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.