Bu hakikatler Müslüman toplulukların yerle bir olmuş ahlaki durumlarını, fesatlığı, rüşvet iktidarını, hurafeleri, tembellik ve riyakârlığı, İslam'a aykırı gelenek ve adetlerin nasıl hüküm sürdüğünü, kök salmış materyalizmi, hayranlık ve umudun üzücü eksikliğini gözler önüne seriyor.
Bu şartlar altında herhangi bir toplumsal veya siyasi devrimin başlatılması mümkün müdür?