Hümanizm, bir bakıma, kendisini edilgin bir dünya tablosu içinde hisseden Rönesans insanının bu edilginlikten kurtulma ve modern bir terimle "birey" olma çabalarını içerir. Bu bakımdan hümanizm, Hristiyan dogmalarını dışlamamakla birlikte, bu dogmaların baskısı altında kalmaksızın "insan sorunu"nu ele alma, "insanın ne'liği"ni (mahiyet) bağımsızca araştırma isteğinin ürünü sayılabilir. Bu bağımsız araştırma isteğini doyurma konusunda ise hümanizm, model olarak artık ortaçağı değil, ortaçağı atlayarak antikçağı alacaktır. Amaç, insanın dogmalara değil, kendi düşünce ve eğilimlerine en uygun olana yönelmesi, bir "kişilik"e sahip olmasıydı. Burada slogan "daha çok insan, daha az Tanrı"ydı.