Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

622 syf.
·
Puan vermedi
Yılın ilk incelemesi
Yazara bu kadar kısa sürede nasıl bu kadar kalın ve hayatımızda yer kaplayan bir roman çıkarabildiği sorulunca "bu büyük romanın bir ay içinde yazılması belki de imkansız görünür ama unutmayın ki, bu eseri yıllarca kafamda taşıdım ve onu sadece kağıda geçirmek kalmıştı" der. Bir doğulunun oldukça iyi anlayabileceği ancak batılı birinin anlamakta zorlanacağı iddia edilen -ki büyük oranda doğru- içimize işlemiş miskinlik duygusunu anlatmaktan ziyade sanki “bu dünya için ne yaparsam boş bir gün ölüp gideceğim hiç yaşamamış gibi o yüzden bugün için çabalamanın anlamı yok” düşüncesini anlatır bize. Bu da doğuda bir çiftçinin yüzlerce, binlerce dönüm tarlayı, yıllarca ekip biçtikten sonra aslında kendine ait olanın bir avuç toprak olduğunu anlamasını göz önüne sürüyor. Ama karakterimiz Oblomov bunu abartıp “bir yer görmemeliyim, bir şey okumamalıyım, bir işte çalışmamalıyım hatta mektup yazmamalıyım” kıvamına getirdiğinde oluşan hastalığının farkına varıyor. Oblomovluk bir hastalık mı yoksa hayata tamamen başka bir perspektiften bakmak mı? Üzerinde çok fazla düşünmeme rağmen hala cevabını bilemiyorum. Bu kitabın sayfalarını çevirirken korkudan ve heyecandan geriliyorsanız "ay aynı beni anlatıyor" diyorsanız, bir su birikintisi, bozuk bir saat, bomboş bir levha olmadığınızı hatırlayın. Oblomovun sonunu hatırlayın kitapta da dediği gibi “ya şimdi ha hiçbir zaman” diyin. Zaten kitabı okuduktan sonra binlerce küçük ayrıntıyı düşünmekten harekete geçmeye zaman bulamayan korkunç bir hayatı seçmeyeceğinizden eminim. Aslında bana bir motivasyon kaynağı oldu. Ne zaman bir şeyi erteleyecek olsam aklıma Oblomov geliyor ve hemen onu yapmak için harekete geçiyorum. Ama tabi herkesin içinde biraz Oblomovluk var bunun için de korkmayın sonuçta kendisi iyi niyetli sevgi dolu depresyonda olduğu kimse tarafından anlaşılamamış talihsiz aristokrat bir karakter (: bir yandan da Oblomova hak vermiyor değilim sorun oblomovlarda değil, sorun dünyaya hem de bu aşağlık haliyle tapınanlarda. Bu anlamsızlık içinde asla bir anlam bulunamayacağının bilinçdışı farkındalığı…yine de bilimdi, meraktı, bilmem neydi, bir üst düzey anlam kovalamaca oyunu… kendimizi değerli hale getirmeye çalışmak için çevremizde kıymet verebileceğimiz insanlar yaratıp, bulundurup, değerli hissetmek için onların onayına ihtiyaç duymak… bunların hepsi koca bir anlamsızlık, çocukça bir çaba… neyse başımda iki büyük bela var, gidip yatayım. İyi okumlar (: “İlk bakışta zeki adamlar sanırsın, yüzlerinde ciddilik okunur, ama bütün söyledikleri şu biçim şeyler: "Falanca veya filanca, bilmem ne satın aldı, bilmem neresini kiraladı." Başka birisi: "Aa! olur şey değil; niçin acaba?" Ya da: "Falanca dün akşam kulüpte müthiş para kaybetti. Bir başkası üç yüz bin kazandı." İllallah bunlardan. Bunlar arasında insanlık nerede? İnsanlığın yüceliği, bütünlüğü nerede kaldı? İnsanlık ufak paralar haline gelmiş.”
Oblomov
Oblomovİvan Gonçarov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139,1bin okunma
··
640 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.