Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Onlar, insanın hakikati olan ruhun hiçbir zaman yok olmayacağını, olumle an- cak elbise mahiyetinde olan bedenin geri alınacağını bilmezler. Bu konunun esası, kitabın dördüncü unvanında gelecektir. Üçüncü husůs: Allah'a ve ahiret gününe zayıf bir imanı olan, ancak şeria tin mânâsını anlamayan bir grubun câhilliğidir. Onlar, "Allahu Teålänın bi zim ibadetimize ne ihtiyacı vardır, günahımızdan ne endişesi olur? O ibåde timize ihtiyacı olmayan bir padişahtır. Onun yanında ibadet ve günahın ikisi de birdir." derler. Bu cähiller, Kur'ân-ı Azim'de buyrulan: "Temizlenen kendisi için temizlenir." (Fåtır süresi, âyet: 18). "Mücähede eden kendisi için mücă- hede eder," (Ankebût süresi, âyet: 6). "İyilik yapan kendisi için yapar." (Fussi- let süresi, âyet: 46) mealindeki åyetleri de bilirler. Gerçeklere yüz çevirmiş bu bedbahtlar şerîatı bilmediklerinden sanırlar ki, insan iyi işleri kendisi için değil, Allah için yaptığını düşünmesi lazımdır Bu şuna benzer ki, hasta olan kimse, perhiz yapmaz ve der ki: "Benim per- hiz yapıp yapmamamdan tabibe ne fayda ve zarar var?". Bu söz haddizātında doğrudur. Ancak, perhiz yapması, kendisinin heläk olmaması içindir. Tabibin buna ihtiyacı olduğu için değildir. Perhiz yapmak onun kurtuluş yolu olduğu için tabip ona o yolu göstermiştir. O hålde hastanın ölmesinden, ona kurtu- luş yolu gösterene ne zarar vardır? Bu dünyada, hastalık, bedenin helåk olma sının sebebi, perhiz ve ilaç da bedenin selâmetinin sebebi olduğu gibi, emir- lere bağlı kalmak ve günahlardan sakınmak da kalbin selâmetinin sebebidir. "O gün mal ve evlatların bir fayda sağlamayacağı, ancak Allah'ın huzuruna sağlam bir kalple gelenlerin kurtulacağı gündür." (Şuarâ sûresi, âyet. 88-89) Dördüncü husûs: Şeriatı başka bir yönden anlamayanların câhilliğidir. Bunlar, "Şeriat, insan kalbini şehvetten, öfkeden ve kızgınlıktan temiz tut mayı emreder." Oysa, buna imkân yoktur. Çünkü, insan bunlardan yaratılmış tır. Bu, "Siyah bir kilimi beyaz yapmak" işinden farksızdır. Bunu yapmak da imkânsızdır, derler. Bu ahmaklar, şeriatın, şehvet, kızgınlık ve öfkeden tama mıyla uzak kalmayı emrettiğini bilmezler. Şeriatın emrettiği, kızgınlık, öfke ve şehvetlerin; şeriata, akla gålip gelmemesi için ıslåh ve terbiyesidir ve ser keşlik edip şeriatın sınırını aşmamaları içindir. Ve küçük günahların bağışla nabilmesi için büyük günahlardan sakınmaktır. Bu ise mümkündür. Çok kim seler bu mertebeye ulaşmışlardır. Resûlullah, "Insanlara kızgınlık ve şehvet lazım değildir" buyurmadı. Kendilerinin dokuz hanımı vardı ve buyurmuş tur ki: "İnsanlar gibi ben de kızarım." Allahu Teälä da buyurur ki: "Onlar öfkelerini yenenler ve insanları affedenlerdir." (Ali Imran süresi, âyet: 134) Beşinci husüs: Allahu Teâlâ'nın sıfatlarını idrak etmeyen grubun cahilliği dir. Onlar, "Allahu Teâlä Kerim ve Rahimdir. Biz nasıl olsak olalım, bize mer hamet eder." derler. Bilmezler ki, Kerim olduğu gibi azabı da şiddetlidir Kerim ve Rahim olduğu halde, bu dünyada çok kimseleri aç ve susuz bıraktığını
·
34 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.