Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Daha önceleri, Birinci Dünya Savaşı sırasında Dörtyol'dan Suriye'ye çok sayıda Ermeni göç ettirilmişti. Savaşın Osmanlı İmparatorluğu'nun mağlubiyeti ile sonuçlanmasından hemen sonra, Fransızlar bu göç ettirilmiş Ermenileri yeniden Dörtyol'a yerleştirdiler. Kısa bir müddet sonra Dörtyol'daki Ermenilerin nüfusu 12.000 kişiyi aşmıştı. Dörtyol'a yerleşen Ermeniler, bölgedeki Türk halkını yıldırmak amacıyla Fransız işgal kuvvetlerinin de desteği ile Dörtyol ve köylerinde yoğun bir şekilde terör estirdiler. İşte bu durum, güneyde Fransız-Ermeni işbirliğini ortaya çıkaracak ve böylece Ermeni mezalimi şiddetini artırarak devam edecekti. Bunun sonucu olarak yöre ahalisi ile Fransız ve Ermeniler arasında amansız bir şekilde çarpışmalar kendisini gösterecekti. Zaten bu durum üzerine, Fransa'nın bölgedeki politikasını belirtmek gerekirse, bu politika iki doğrultuda kendisini göstermekteydi: İşgal sırasında, Ermenilere askerí harekâtta yer verilmesi ve yörenin idarî yönden Ermenileştirilmesi.194 Bunun bir gereği olarak, bölgede Fransız-Ermeni işbirliğini ve bunun tabii neticesi olarak da Ermeni taşkınlıklarını görüyoruz. Diğer bir husus ise, İtilaf Devletlerinin Ermenilere müstakil bir devlet kurmayı vaad etmeleriydi. Fransızlar, Çukurova'da kurulacak tampon bir Ermeni Devleti ile Türkiye'nin Suriye'ye doğrudan müdahalesini önleyecek ve bu ise Suriye'deki Fransız hâkimiyetine bir güvence teşkil edecekti. Bu konuda Mustafa Kemal Paşa, Büyük Nutuk'ta meseleye şöyle bir açıklık getirmektedir: "…Halen ecnebi taht-ı işgalinde bulunan manatıktan, Kilikya'yı Arabistan ile Türkiye arasında bir 'etat tampon' vücuda getirmek maksadıyla ana vatandan ayırmak arzusun da bulunduğu mevzu bahis edildi. Anadolu'nun en koyu Türk muhiti ve en mahsuldar ve en zengin mıntıkası olan bu kıtanın hiç bir suretle ayrılmasına muvafakat edilmeyeceği…" Şeklindeki Mustafa Kemal Paşa'nın bu açıklaması durumun vahametini ortaya koyuyordu. Buna göre, Fransa kendi denetiminde bölgede iki Müslüman toplum arasında bir Hristiyan devlet oluşturmak isteğindeydi. Bu durum ise, Fransa'nın güneydeki politikasını net bir şekilde ortaya koymaktaydı. Böylece Fransız işgal kuvvetleri Çukurova üzerindeki emellerini gerçekleştirmek üzere, daha önce bölgeye sevk etmiş oldukları Ermeniler vasıtasıyla bölgedeki ve Dörtyol civarındaki köylere bir dizi baskınlar yaparak, yağma etmeye başlamışlardı. Bu olayları müteakiben Dörtyol'un hemen güneyinde bulunan Özerli Köyü'ne Ermeniler ile Fransızlar yeni bir saldırı yaparak halka zulüm ve işkence yapmaya devam etmişlerdi. Örnek vermek gerekirse, Özerli Köyü İhtiyar Heyeti'nden Muhtar Şeyh Musazade Mehmet Ağa ile Abdülkadir Ağazade Yusuf Ağa'yı ellerini bağlayarak Fransız işgal komutanının kapısı önünde süngüleyerek şehit etmişlerdi. Bununla da kalınmayarak Özerli Köyü'nde Ermeniler, Türklere ait olan hayvanlara sahip çıkarak zorla alıp götürmek istemişlerdi. Bu haksızlığa tahammül edemeyen Ömer Hoca'nın oğlu Mehmet (Kara) Ermenilerle kavga yapmış ve bu sırada iki Ermeni'yi vurmuştu. Bu hadiseden hemen sonra Karakese Köyü'ne kaçarak kurtulmuştu. Ermeniler, Fransız askerlerine bu olayı ihbar etmişler ve daha sonra sayıca fazla bir müfreze ile Özerli köyüne yapılan savunmasız ve acımasız saldırılardan sonra; Karakese Köyü'ne de aynı şekilde ve aynı amaçla olmak üzere bir baskın yapmışlardı. Bu durum karşısında yöre ahalisi kendilerini müdafaa etmek üzere Dörtyol'a giden bütün yollara taştan engeller yaparak barikatlar oluşturmuşlar ve Fransızlara karsı koymuşlardır. 19 Aralık 1918 günü meydana gelen bu direnme esnasında ilk kurşunu, Ömer Hoca'nın oğlu Mehmet (Kara) patlatarak, ateş emrini vermiştir. İşte Millî Mücadele'nin ilk kurşunu burada atılmıştır. 19 Aralık 1918 tarihinde gerçekleşen bu çarpışma, Dörtyol civarında ve hatta bütün Türkiye'de müstevli düşmanlara karşı ilk millî mukavemet ve ilk patlatılan silah olmuştur.200 Bu tarihi hakikat karşısında Dörtyollular ne kadar övünseler haklıdırlar. Zalim ve kahir düşman karşısında gösterilen bu hareket, cesaret ve şecaatin ve vatanperverliğin şaheseridir. Diğer taraftan Fransızlar beklenmeyen bu mukavemet karşısında hayal kırıklığına uğramışlardı. Bu çarpışmada on beş Fransız askeri öldürülmüştü. Bunun üzerine Fransız kuvvetleri takviye aldıktan sonra tekrar saldırmak amacıyla Dörtyol'a dönmek mecburiyetinde kalmışlardı. 19 Aralık 1918 tarihinde yapılan bu savaş Türk milletinin mütecaviz düşmana karşı ilk ayaklanması ve direnmesidir. Bu çarpışmalardan sonra Dörtyol'a gelen Fransız askerleri jandarma komutanı Teğmen Hasan'ı da sebepsiz ve suçsuz yere ağır bir şekilde yaralamışlardı. Bundan sonra Dörtyol'un köylerinden çok sayıda genç dağlara çekilmeye başlamıştı. Nitekim bu olaylardan sonra, önceki çarpışmanın intikamını almak niyetiyle Fransız kuvvetleri, Dörtyol civarında Çaylı Köyü sakinlerinden Osman oğlu Mustafa adında bir Türk gencini Kurt Kulağı denilen mevkiide şehit etmişlerdi. Bu ve buna benzer hadiselerin devam etmesi, yöredeki Türk halkını direnişe sevk etmiştir.
Yeditepe YayınlarıKitabı okudu
·
23 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.