Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Genel Kültür, İdealizm, Materyalizm…
_Evrimsel Psikoloji_ _Beynimiz evrimleşiyor. Artık, mağara adamları gibi kadınların başına vurup saçlarından sürüklemek yerine kulaklarına güzel saçmalıklar, boş şeyler fısıldıyoruz. Çağ’a uyum sağlayamayan medeniyetsizler ise doğal seçilimle elenmeye başlıyor. _Evrimsel psikoloji, insanın sinir sisteminin doğurduğu davranışların evrimsel
·
3.098 görüntüleme
Onur okurunun profil resmi
Karışık _Epifiz: 1886’da iki mikro anatomi uzmanı, H.W. Graff ve E. Baldwin Spencer, birbirlerinden bağımsız olarak epifizin, küresel bir lens ile dolu içsel bir odayı çevreleyen pigmentli retina hücreleri olan dışsal gözlerin tüm önemli özelliklerine sahip olan dumura uğramış bir göz olduğunu keşfetti. Daha sonraki araştırma bezin aslında hem direkt olarak hem de dışsal gözden gelen sinir yolları vasıtasıyla çevresel ışığa tepkiler verdiğini kanıtladı. Beyin epifizi iki göz arasındakiki hizada bulunduğundan 3. göz olduğu da söylenmektedir. 3 adet hormon salgılanıyor: Melatonin (uyku veren), Pinolin (uyanıklık ve zindelik veren) ve Dimetiltriptamin (DMT)- (Ruhani molekül) Bezin, dağların zirvesinde fazla hormon salgıladığı belirlenmiş _Ekşi – yalnızlık: Yalnız bir insan için günün her saati aynı anlama geliyor. Bu durum saf özgürlük olsa da insan bazen yalnız kaldığına küfür ediyor. Çünkü dışarıdan bir uyarana maruz kalmak istenilebiliyor. Birileriyle mesajlaşsan mesajlaşacak adam yok. Sıfırdan tanışsan sorguya çekiyorlar ve bu beni boğuyor. Sorguya çekmeyeni de cins cins konuşarak farklı olduğunu ispatlamaya çalışıyor. Sonra bakıyorsun anası "kalk kız soğan doğra" diyor ve kurduğu uydurma dünya puf diye yok oluveriyor. Hadi o olmadı diyelim sorgu faslı da yaşanmadı. Bu sefer de kimsenin okumadığı kitaplardan, kimsenin dinlemediği müziklerden bahsedip üstünlük çabasına giriyor. Yalnızlığın iyi yanlarından biri de hayatında enerjini, vaktini ve nakdini emen yancılar veya sevgilin olmadığı için gün içinde düşünmeye fırsat bulabiliyor olman. Ki şu devirde robota bağlamış zombi ordusunun arasında değeri daha iyi anlaşılıyor _Saldırganlık: Birisi size sözlü veya fiziksel olarak saldırmadan önce kendi kafasında hızlı bir hesaplama sürecine girer. Eğer size saldırmanın kendisine getireceği riskler düşük ama saldırı sonrası kazanacağı ödüller yüksekse bu kişinin size bir şekilde saldıracağından emin olabilirsiniz. Psikolojik rahatsızlığı bulunan insanlar bu mantıksal hesaplamayı yapamadıkları için her durumda saldırabilirler. Risk faktörü pek umurlarında olmaz. Kısacası eğer etrafınıza kolay lokma olmadığınız ve size yapılacak bir saldırının karşılığında sizin de saldırgana çok ciddi zarar verme potansiyeline sahip olduğunuz imajını verebilirseniz barış içinde yaşama olasılığınız yükselir. Tehdit dengesi insanlar arasında da ülkeler arasında da çok önemlidir. Hızlı hareketler ve hızlı konuşma etrafınıza tedirginlik ve korku mesajı verir. Aynı şekilde bir devletin silahlı kuvvetlere sahip olmasının amacı da kendisine saldıracak bir ülkenin bu işten son derece zararlı çıkacağı imajını vermek içindir. Sizinle sürekli uğraşıp kışkırtan birine gidip "benimle uğraşmaktan vazgeç yoksa çeneni kırarım" şeklinde açık bir tehdit sergilerseniz karşınızdaki kişinin beyni hemen bunun bir simülasyonunu canlandıracak ve bir risk analizine girişecektir. Çocukluğundan beri dayak yiye yiye artık fiziksel şiddet sabah kahvaltısında peynir yemek kadar onun için normal bir hale gelmiş olabilir. Bu sebeple sizin şiddet tehdidiniz onu caydırmak bir yana tam tersine saldırıya geçmek için tetikleyebilir. Bunun yerine karşınızdaki kişinin psikolojisine oynayarak "benimle uğraşmaya devam edersen sana ne yapacağımı sen çok iyi biliyorsun" gibi belirsiz bir caydırıcılık uygularsanız karşı tarafın beyni sizden gelen somut bir tehdit unsuru olmadığı için harekete geçerek kendi en korktuğu senaryoları devreye sokacak. _Beden dili: Ellerini ceplerinde veya arkasında saklayan birinin büyük ihtimal sizden sakladığı bir şeyler vardır. dudaklarını ısırma ve tırnakları ağza götürme de kontrol edilemeyen stresin ipucudu. Alnında çizgileri bol bir insan endişe ve aşırı düşünme dolu bir hayat yaşıyordur. Gözlerin hemen yanındaki kırışıklıklar mutlu bir insanın ipucudur._Karşımızdaki insanla alakalı birçok bilgi aslında beynimiz tarafından işlenir ancak çok az bir kısmını bilinçli olarak fark ederiz birini ilk gördüğünüz anda "gözünüz tutmadıysa" bu hissi boş vermeyin ve o kişiyi daha dikkatle incelemeye başlayın insanlar etraflarına belli tür bir enerji yayarlar. karşınızdaki insan elinizi sıktığı veya omzunuza dokunduğu zaman ne tür bir duygu aktarımı oluyor. Sıcak, samimi bir enerjimi yoksa sahte ve buz gibi bir duygu mu alıyorsunuz. _Marduk: Sümer tanrısı. Şeytanı yok eden Şeytan. Bir belayı veya başka bir iblis önlemek. Yaşlılar tarafından KUR ile savaşmak ve (akrep) Dağlarının altında yaşayan Uyuyan Muhteşem Yılandan (iblisten) gücü gasp etmek için Lordların lordu, karanlıkların efendisi MARDUK seçildi. Kötü TIAMAT ile savaşması için elli güç verildi. MARDUK'un da bir asi olduğu ve diğer evrenlerde dünyalar yaratmak için Kadim Tanrılardan ayrıldığı söylenir. Bu kitapta da görünmeyeni çağırıp görünür yapan gerekli formüller vardır. mitte iki “grup” tanrı bulunmaktadır: Kıdemli Tanrılar Hristiyanlıktaki “Işık Gücü” ne uyan ve yıldız kökenli olup arada bir insanlığı kurtarmak için gelenler olduğu varsayılabilir ve Kadim Tanrılar, ki onlar “Karanlık Güce” uyanlardır. “Karanlık” güçler arasındaki savaş halen devam etmektedir. Kadim Tanrılar ile ilişkili olan iblis MUMMU-TIAMAT ve eril karşılığı ABSU ile Kıdemli Tanrıların savaşçısı deniz Tanrısı ENKI'nin oğlu MARDUK'a karşı yürütülen bir savaş. ********* _Ayasofya_ _Ayasofya’nın inşasındaki dünyevi sembolizm çok önemlidir. Dikdörtgen bina olmasının nedeni Süleyman Tapınağı’nın şeklinin dikdörtgen olmasıdır. Ayrıca ilk Hristiyan kiliselerinin mimarisi de dikdörtgen basilikalardı. Kubbe bir Roma icadıdır. Roma’daki Pantheon(Tanrıların evi) pagan Roma İmparatorluğu’nun en önemli tapınağıydı. Buradan Hristiyanlığın Musevi temellerini binanın şeklinde, Roma temellerini de kubbede görebiliriz. Ayasofya bir nevi Yeni Pantheon olmuştur. Süleyman Tapınağı’nın temel bir planı vardı ve üç ana bölümden oluşmuştu: Dış Avlu (Kadınlar Avlusu), Kutsal Alan ve En Kutsal Alan. Dış Avlu halkın bulunabileceği alanlardı. Kutsal Alan kahinlerin ritüeller, ibadetler, kurban ve sunu için hazırlıklar yaptığı alanlardı. En Kutsal Alan ise herkese kapalıydı; çünkü Tanrı’nın Kutsal Ruh’unun bulunduğu alandı Ayasofya da bu şekilde üç ana bölümden oluşuyordu. Süleyman Tapınağı’nda sadece Tanrı’nın Kutsal Ruhu’nun bulunduğu alan en küçük alanı oluştururken; Ayasofya’da En Kutsal Alan yani Naos en büyük bölümü oluşturuyor. Bizler Kutsal Ruh aracılığıyla En Kutsal Alan’a, yani Naos’a girebiliyoruz. İsa Mesih’in çarmıhtaki işleri. İsa Mesih bizim günahlarımız için çarmıhta öldüğünde, tapınağın En Kutsal Alanı’nı örten perde yırtıldı (Matta 27:51) ve artık Tanrı ile insan arasındaki engel kalktı. Yuvarlak şekil, sonsuzluğu, ölümsüzlüğü sembolize eder. Mozaiğin ismi Deesis’tir ve üç kişiden oluşur. Bu üç kişiden ortadaki, Rab ve Kral olan İsa Mesih’tir. İsa Mesih’in sağında annesi Bakire Meryem yer alır. İsa Mesih’in solunda ise Vaftizci Yahya bulunur. Deesis, dua ve yakarış anlamlarına gelir __1923'te cumhuriyetin ilanından sonra cami olarak kullanılmaya devam etse de, Ayasofya 1931'de kapatıldı. Ayasofya, Mustafa Kemal Atatürk'ün emri ve Bakanlar Kurulu kararı ile 1935 yılında müzeye dönüştürülmüştür. Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'ün verdiği izin sonrası başlayan çalışmalar 15 yıl sürdü ve 1947'de tamamlandı.1996'da Dünya Anıtları İzleme listesine alınan Ayasofya'nın kubbesi ve minareleri, Dünya Anıtları Fonu'nun da desteğiyle 1997-2002 arasında restore edildi. Müze aynı zamanda UNESO Dünya Mirası listesinde. ***************** _Tengricilik – GökTanrı - Türk şamanizmi_ _Tengri, Tanrı kelimesinin eski söyleniş şeklidir. Orhun Yazıtları'nda ilk çözülen kelimedir. _Kişiler gök ata Tengri, toprak ana Ötüken ve insanları koruyan atalarının ruhları arasında güven içinde hissedip onlara ve diğer doğa ruhlarına dua ederlerdi. Büyük dağların, ağaçların ve kimi göllerin güçlü ruhları barındırdıklarına inanarak dualarını kimileyin bu cisimlere yöneltirlerse de bu cisimler tanrı kabul edilmezdi. Sadece onun yeryüzündeki varlığının bir göstergesiydi. Göğün ve yeraltının "yedi" katı olduğuna, her katta çeşitli ruhların varolduğuna inanılırdı. Türkler doğaya, ruhlara saygılı davranıp belli kurallara uyarak dünyalarını dengede tutmaları ile kişisel güçlerinin doruğuna varıp dışarıya yansıdığına inanırlardı. Eğer bu denge, kötü ruhların saldırısı veya bir felaketten dolayı bozulursa bir kamın yardımı ya da Tengri'ye verilen bir adak ile yeniden düzene sokulması gerektiğine inanılırdı. _ Tengrici bir insanın doğaya karşı büyük saygısı vardır, çünkü doğa ruhlarla doludur. Büyük bir dağın, görkemli yaşlı bir ağacın, bir gölün ya da bir vahşî hayvanın bir ruhu ve böylece bir kişiliği vardır. İnsan doğadan sadece kendine ve ailesine lazım olduğu kadarını alır, savurganlık Tengri'yi ve Yer suları öfkelendirir. Eğer insan doğadan bir şey alabildiyse bu salt doğa ruhlarının rızası ile olmuştur. Bu yüzden onlara minnettar olması gerekir. Türkler, 40 kuşaktan beri kutsal saydıkları ve ondan güç aldıkları bir kayayı Çinlilere bırakırlar. Gök, âniden garip sarımsı bir renge bürünür, kuş ötüşleri ve doğadaki diğer sesler kesilir, bozkırlar sararmaya, solmaya başlar, Türklerin ve sürülerinin arasında salgın hastalıklar çıkar ve doğadan Yer suların sesleri duyulur "gööç gööç" diye. Yer su ruhları bu şekilde kendilerine ihanet eden Türkleri memleketlerinden kovar ve cezalandırırlar. _Tengri dönemi gelenekleri: mevlid, ağaca çaput bağlama, Gidenin ardından su dökmek, Tahtaya üç kere vurma, Kurşun dökme, Nazar boncuğu, Mezar ve Türbe hazırlamak, Türbede mum yakma, Mezarların ayak ucuna suluk koyma, Loğusa kadının başına kırmızı kurdele bağlama, Düğünlerde gelinin başı üzerinden kuruyemiş, pirinç türü gıdalar atmak, Elleri yukarı doğru açarak dua etmek, Ölen, evlenen, doğan çocuk için 40 gün beklenmesi, Semah, Gelinlerin başına ayna koymak _Tengri kültünün en eski kanıtları 3000 yıllık Çin kaynaklarında Hiung-nu (Doğu Hunlar) ve Tue'kue halklarını anlatan yazılarda bulunmuştur Destanlarında, Tengri'nin yolladığı bir dişi ya da erkek kurdun tanrısal kanının çiftleşme yoluyla hükümdarlarının sülalesine karışmış olduğuna inandıkları çeşitli yollarla belirtilmektedir. Tengri'nin oğulları olarak kabul edilmiştir. _ Üstte gök yıkılmazsa, altta yer delinmezse (çökmezse), Türk milleti, senin ilini, senin töreni kim bozabilir? Göktürk Yazıtları _Ön Bulgarlar, Gök tanrısı Tengri'ye "Tangra" derlerdi ve Balkan'ın en yüksek dağına "Tangra" adını verdiler. Bu dağın adı Osmanlılar tarafından 15. yüzyılda "Maaşallah"'a çevrilene kadar böyle kalmıştır. Bugünkü Maaşallah'tan türetilmiş şekilde "Musala"'dır. _ Ateşli ok" denilen meteorları Erklik Han'ın gönderdiğine inanılır _Tengricilikte insan ve hayvanların birden çok ruha sahip olduklarına inanılır. _Umay Bereket tanrıçası olup Tengri'nin kızıdır. _Ülgen Tengri'nin oğlu ve Gök âleminin (Cennet'in) efendisidir. _Erlik Han Tengri'nin oğlu ve yeraltı âleminin kağanıdır. Kayra Han: Altaylılarda yüksek derecede bir tanrı. Demir Han: Güçlü bir dağ ruhu. Aykız: Aşk, güzellik ve Ay tanrıçası, Gün Ana: Güneş tanrıçası. Ay dede: Ay tanrısı. Su İyesi: Suda yaşayan güzel peri kızlarıdır. Satılay: Kötülük tanrıçası. İnsanların dengesini bozar, yoldan çıkarır ve ruh hastalıkları getirir. Çaresiz insanları intihar etmeye ikna eder. Tengricilikte tabiat ruhlarla doludur. _ Kayra Han, Gök Tengri'den sonra Tanrıların en büyüğü ve en önde gelenidir. Gök Tengri hariç bütün her şeyin yaratıcısıdır. _ Altay dağları; zirvesinde Altay Han'ın oturduğuna inanılır. _Tanrı Dağları - Orta Asya'da sıradağlardır. Tengri'nin Türk adını burada verdiği iddia edilir. _Kurban hayvanının başı kesilmez, çünkü ruhu kafasında, boynunda ve solunum yollarında bulunur ve bu yüzden bölünmemesi gerekir. Hayvanın karın kısmından bir kısım kesilerek buradan hayvanın içine el sokulup can damarı bölünür. Moğolistan'da hâlâ bu şekilde yapılmaktadır. Daha sonra hayvan ikiye bölünür ve iki ayrı ateşin üstüne asılır. Hangisinin dumanı dik bir şekilde göğe doğru çıkarsa o bölümü kül olana kadar ateşin üzerinde bırakılır. Çünkü o bölümün kokusunun Tengri'nin hoşuna gittiğine inanılır. Günümüzün Müslüman Kırgızları, kurban bayramında da at kurban ederler. _ Kansız adak olarak özel seçilmiş çeşitli gıda malzemeleri, içki, tütün, silah, ev eşyaları ve at yarışları ile güreş gibi farklı şeyler kullanılır. Mesela gök gürüldediğinde bir tas kımız, yoğurt ya da ayran ile üç kez çadırın etrafında dolanılır. Yıldırımın düştüğü noktada gençler, Tengri'nin hoşnutluğunu tekrar kazanmak için güreşler ederler. Ama her gün yapılan ve en sık rastlanan adak, bir tas kımızdan Gök'ün dört yönüne doğru biraz sıçratarak o içkiyi böylece Tengri'ye, Ötüken'e, atalara adayıp gerisini bir dikişte içmektir. _ Tengricilikte bir insanın birden fazla ruha sahip olduğuna ve bu ruhların farklı özellikleri olduğuna inanılması, dönemlik ve bölgesel farklı cenaze merasimlerine yol açmıştır. 40 gün boyunca ölünün adı anılmaz, aksi takdirde ölünün ruhu o evi terk etmeyeceğine ve gitmesi gereken yola çıkmayacağına inanılır. yuğ merasiminin Cenaze merasiminde özellikle yüzlerini yaralayıp kan gelmesini sağlamaya önem verilmiştir. Çünkü gözyaşlarının kan ile karışıp akmasının derin bir anlamı vardır. Ölen kimsenin hayattayken savaşta öldürdüğü kişilerin simgesi olan taşlar veya heykellere balbal deniyor ve bunlar da mezarın etrafına dikiliyordu. giyimli ve zırhlı olarak, silahları ve elinde bir kadeh içki bulunan ceset, atıyla mezara yerleştiriliyordu. Mezar âbidesi olarak ölenin bir portresi ve hayatı sırasında giriştiği savaşlardan sahneler tasvir ediliyordu. Balballar ve ölene kurban edilen hayvanlar, öbür dünyada hizmete tahsis edilmiş sayılıyordu. Ateş kültü, ateşe tapmak değil; ateş'i Tengri'ye erişmek için bir araç olarak kullanmaktır. Bu sebeble Tengrici törenleri incelediğimizde "Buğ'un bedeni yakılır, canı uçar ve Tengri'ye erişir" sonucuna ulaşabiliriz. Mumyalama işlemi, Qağan için yapılacak yuğ âyinine uzak ülkelerin davet edilmesi, davete cevap alınması ve bu uzak ülke temsilcilerinin gelebilmeleri için cesedin birkaç yıl bekletilmesi zorunluluğundan kaynaklanmıştır. __Kam (Şaman) kutsal birisi değildir. Sadece ruhlar ile iletişim kurabildiği için toplum ona saygı gösterir. Kamın en önemli görevleri bozulan dengeyi tekrar yerine getirmek ve hastaları iyileştirmektir. Ak kamlar Gök'e bağlı ruhlar ile, kara kamlar ise yere ve yeraltı âlemine bağlı ruhlar ile iletişim kurarlar. Kamların giysilerine manyak denir _Bengitaş - Türk mitolojisinde bilinmeyen bir yerdeki gizemli bir dikilitaş şeklindedir. Ölümsüzlük Taşı anlamına gelir. ****************
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.