Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

“Oysa görev çelişkisi içindeki bir insan tüm sorumluluğu üzerine alıp gece gündüz onu yargılayan bir hâkimin karşısında uğraşmaya başlarsa, kendisini çok yalnız hissedebilir. Kendi kendisinin acımasız denetmeniyse ve sonu gelmeyen içsel hesaplaşmalardan geçiyorsa, yaşamında kimseleri açamadığı gerçek bir giz var demektir ve ne bir dünya hâkimi ne de bir ruh hekimi, uykusuz geçen gecelerini ona geri veremez. Bu tür yargılamalardan zaten bıkmış olmasaydı kendisini çelişki içinde bulmazdı çünkü bu tür çatışmalar daha yüksek düzeyde bir sorumluluk duygusunu gösterirler. Bu duyguya sahip olan bireyin toplumun ortak kararlarını kabul etmemesinin nedeni de budur. Böyle bir insanda, mahkeme içsel dünyaya taşınır ve karar kapalı kapılar ardında verilir. Bu aşamaya gelindiğinde, o bireyin ruhu daha da önem kazanır ve yalnızca çok iyi bilinen toplumsal açıdan tanımlanmış bir benlik olmakla kalmaz, kendi içinde ve kendisi için ne değerde olduğunu ölçebilecek bir araca dönüşür. Hiçbir şey, içsel zıt kutuplarla yüzleşmek kadar, bilincin gelişmesini sağlayamaz. Suçlamalarda o güne dek kuşku duyulmayan noktalar ortaya çıkar ve savunma o zamana kadar bilmediği savunmalar keşfetmek zorunda kalır. Bu süreçte dış dünyanın belirli bir bölümü içsel dünyaya ulaşır ve bu durum dış dünyanın zayıflamasına ya da ondan kurtulunmasına yol açar. Öte yandan, iç dünya ahlaksal kararlara varabilecek bir yargı organı düzeyine ulaşmakla, bir o kadar daha ağırlık kazanmış olur ve geçmişte bütünlüğü olan benlik, yalnızca savcı olma niteliğini yitirip avukat rolünü de üstlenmek zorunda kalınca, karmaşık duygular içinde bocalamaya başlar. Belirginliğini yitirip iki ateş arasında kalır ve karşıtın altında, karşıt bir öğenin daha yattığının farkına varır.”
Sayfa 398 - Can YayınlarıKitabı okudu
·
28 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.