Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Görüyorsun, bu kız senin onu çıkarmak istediğin kademeden çok aşağılara düşüyor. Anlamıyor, görüyorsun. İnat ediyor. Bu katılıkta sana en büyük ihtar var. Realite haykırıyor. Sen de bunu anlamıyorsun. Meral senin Meral'in değil. Onun sahicisi senin hayalinin yanında sahte görünüyor sana. Yalancı senin hayalindir. En büyük yalanı sen kendi kendine söylüyorsun. Kendi hayalinle kendini kandırmaya çalışıyorsun. Böyle bir Meral yok. Asıl Meral'in küçük realitesi seni bir saniye düşündürmeğe bile değmez. Sen onu bırak da benimle hesaplaş. Kendi ölçünü bu kadar nasıl şaşırabiliyorsun? Bana tanıdıkların ve tanıyabileceklerinin arasında en liyakatlisinin Meral olduğunu söyleyebilir misin? Samim, ayakta, hareketsiz dururken, başını sağa eğdi ve omuzlarını kaldırıp indirerek içinden kendi kendine cevap verdi: - Şimdi, hayır. Şimdi haklısın. - Uzun zamanlardan beri nasıl aldanabildin? Böyle bir hâdise olmasaydı bile, senin toz zerresi halindeki işaretleri bile mânâlandıran anlayışın, gerçek Meral'i kat kat aşan bir hayale çevrilmekten niçin alıkoyamadı? Bu bir aldanmak ihtiyacı ise, hayal kırıklığı daha hafif ve senin tarafından idealleştirmeğe daha lâyık mevzular bulamaz mıydın? Bu, eski ruh meselelerini yeni bir tecrübenin ışığında yoklamak ihtiyacı ise, daha lâyık vesileler yok muydu? Samim bu isyanın terkibine giren sayısız his kırıntılarının gururu etrafında nasıl kümeleştiğini, şimdi, bir kere daha açıkça görüyordu. Meral'dekinin tam aksine, burada köpüren duygular "birinci"ye mensupturlar. Gurur burada benliğin üstüne fırlayan ideallerin elçiliğini yapıyordu. Bir an için, şuurun sathında yüzen bütün arzu-fikirleri silip süpürdü ve diktatörlüğünü kurdu: - Kes dedi, onunla münakaşayı ve alâkayı kes. Faydası yok. Ne söylersen, kendi kendisi olmaktan kurtulamayacak. Feriha'yı yine arayacak, ona mektup yazacak ve onun tiksindirici çirkinliğini görmekten âciz kalacak. Samim oturdu ve ayaklarını uzattı. Yarın ona gitmeyeceğim. Selmin telefon eder. Gelmesin. Burada bitsin artık. Kaç defa söyledim ona, kaç defa. Bütün heyecanlarımla çağlayan halinde ruhuna boşaldım. Kaç defa yalvardım sana, Meral, beni yalanın mevzuundan, sebeplerinden ve neticelerinden ziyade kendisinin çıldırtabileceğini sana kaç defa anlattım. Aşkta mâsum yalanların suçlularından daha tehlikeli olduklarını, daha doğrusu, en iyi niyetli, fakat gizli tertiplere dayanan yalanın, masum veya suçlu hiçbir çeşidine aşkın tahammülü olmadığını anlattım. Bu gizliliklerin, ileride, samimî taraf lehine bir ayrılık hazırladıklarını, çünkü onun mahrum olduğu bir huzur ve emniyeti kaybetmekten pervası olmadığını, fakat aldatan tarafın emin olduğu bir sevginin bütün hazlarından ve gururundan mahrum kalmak işkencesine uğrayacağını anlattım sana.
Sayfa 231 - Ötüken Yayınevi, 43. Basım
·
54 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.