Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

190 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Gazetede tefrika edilmiş, sonra birleştirilerek roman haline getirilmiş bir Nahid Sırrı Örik eseri. Edebi anlamda eleştirilebilecek yanları var, ancak benim için keyifli diyebileceğim bir okuma deneyimi oldu. Neden derseniz… Nahid Sırrı Örik 1950lerden bir “fettan kadın” hikayesi sunuyor okuyucusuna. Fettan kadının adı Semiha. 30ların ortasına yaklaşmış, ancak hala 20li yaşların sonunu sürdüğünü iddia eden bu güzeller güzeli dul kadın, annesi ile birlikte paşa dededen yadigar köşkteki nispeten lüks yaşamlarını babasından kalan cüzi maaşla devam ettiremez olunca, güzelliğini nakde çevirmeye karar vermiş. Uzun süredir uzaktan akraba oldukları yaşlı bir adamın metresi iken; adamın tam da kendisi ile evlenmeye ikna olduğu günde kalp krizinden ölmesiyle de hayalleri suya düşmüş. Öyle ya, ilerleyen yaşı ile artık son bir tuzağa anca yetecek güzelliği… Erkek kardeşi Adnan’ın önerisi ile yeni avını, afişe olduğu Istanbul yerine, Cumhuriyet’in yükselen şehri, erkeği bol ama kadını az Ankara’da aramaya karar veriyor. Kuşaklardır Samanpazarı’ndaki Yahudi mahallesinde fakir bir hayat yaşayan, Ankara’nın hızla yükseleceğini görünce akıllı bir taktikle Yenişehir arazilerinin büyük kısmını satın alan ve şimdi sayılı zenginlerden biri haline gelen nalbur Jozef Tudela’yı da umduğu kadar kolay tuzağına düşürebilecek mi bakalım? Nahid Sırrı Örik roman boyu Semiha’nın bu yeni macerasını paylaşıyor okuyucusuyla. Bir yanda erkek avcısı Semiha ile annesi, öte yanda bu güzel kadının ne mal olduğunu görür görmez anlayan eş ve çocuklar var. Paranın merkezde olduğu bu oyun uyanık kadınlar arasında geçerken, yaşına başına bakmadan zamparalığa soyunan erkekler acınası kurban rolünde. Roman, gazetedeki magazin haberlerini okuyormuşçasına bir tad bırakıyor okuyucuda. Bunu küçümsemek için söylemiyorum; tam tersine keyifli buluyorum. Zengin koca avına çıkmış geçkince dul kız hikayesini, aynı kadınların altın günü dedikoduları -ya da günümüzdeki versiyonu ile dedikodu programları- formatında; sürekli laf ebeliği yaparak, ancak araya sıkıştırdığı bir kaç kelime ile okuyucunun merakını daim tutarak paylaşıyor Örik. Sıradan muhabbetlerin ortasında “ay günahı boynuna!“ deyip dedikoduya başlayan teyzeler gibi aynı… Bunu çok başarılı yapıyor. Böylece bu basit hikayeyi okuyucuyu sıkmadan, hatta merakta bırakarak 200 sayfaya yayıyor. Ama işte o kadar… Karakterine biraz zaman harcayıp hikayesine derinlik katmıyor. Semiha’nın neden annesinin sözünden çıkamadığını, Tudela’nın karısının neden sessiz kaldığını, konu para olunca şeytana pabucunu ters giydiren Tudela’nın kısa sürede böyle bir aşka nasıl düştüğünü, güya uyanık geçinen kızının konuya neden ilgi göstermediğini anlamıyoruz. Üstelik kitabın yarısını, sonrasındaki hikaye ile birleşmeyecek bambaşka, absürt bir hikayeye; kocası hastalığından dolayı iktidarsız olunca evlerine pansiyoner gelen erkeklerden beğendikleri ile sürekli yatan; bunu da, ne hikmetse, her şeyi bilmelerine karşın sessiz kalan kayınvalide, kayınpeder, koca ve görümcelerin gözü önünde yapan bir gelinin hikayesine ayırıyor. Çoğu kısmında inandırıcılığını kaybettiği gibi saçmalamanın sınırlarında geziyor. İşte bu saçmalığı da, başarılı dedikodu dili kadar komik geldi bana. “Bakalım, daha ne kadar ileri gidecek?” diye diye bitirdim kitabı. İlginizi çekerse, siz de buyurun.
Gece Olmadan!
Gece Olmadan!Nahid Sırrı Örik · Oğlak Yayıncılık · 200831 okunma
·
308 görüntüleme
Ayşe* okurunun profil resmi
Sanırım ''femme fatal'' bir karakter oluşturup üzerine bir kurgu yaratmak Nahid Sırrı ve Peyami Safa'nın en büyük zevkiymiş, Nahid Sırrı'nın Kıskanmak romanını okudum, o da yine bu minvalde konular üzerinden ilerliyordu, Peyami Safa'nın zaten bütün romanlarında baş kadın karakter iffetsiz, namussuz, parayla satın alınabilir vs. Muhtemelen feminist akımların henüz etkisini gösteremediği yıllar olduğundan bu yazdıklarından hiç linç yemeden rahat rahat yazmışlar :D Ha şunu da belirtmeliyim ki, aynı anda hem öfkelenip hem keyif alarak okuyorum ben bu tarz kitapları, incelemenin başlığını görünce içimi dökesim geldi. Teşekkür ederiz inceleme için.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.