Üzerimde yorgunluk var durgunluk hepsi hiçlikten,
Hiçten öte bir yol olsaydı gidebilir miydim kendimden.
Sırtımdaki ağrı ile,
Ne kadar gidilir ki.
Sahi kaç kilometre öteye koymuşlardır aydınlığı
Bir cühelanın öz güveni bile kadar yokum,
Varla yok arşında kaybolmuş özüm.
İçimden atamadığım ama sığamadığım da bir şehir burası,
Kayboldum, farkındayım
‘’Kendini bulmakla başlarmış yanmak
Ve kendini ararken kaybolursun dedi bir şeyh.”
Elimde bir ateş yangını var,
Bana beni hissettirecektir diye saklıyorum.
Ölü bir kelebek tutuyorum avuçlarımda,
Artık açsam da parmaklarımı uçamaz biliyorum.
Ölü bir kelebek uyutuyorum tırnağım kadar bile kalmadı erimekten,
Tozları döküldü önce,
Sonra ayakları kırıldı...
Parça parça bir ölümü izledim her gün avuçlarımda.
Donuk bir cesedden başkası değildi artık.
Ama artık bırakmalı,
Artık toprağına sarıp sarmalı bu ölüyü,
Artık topraktan bir filiz büyütmeli
Bir tırtıla anne olmalı acım.
Artık bir tırtıla kelebek gözüyle bakmalıyım
Kesinlikle ihaneti, şiddeti, haksızlıkları, değersizlikleri, doğru bilinen yanlışları bitirebilecek nadir güçlerden en büyüğü kitap okunmalı geç kalmayın.
-Sen beni nasıl seviyorsun?
Bir babanın kızını emanet edebilmesi gibi seviyorum,
Gözümden sakınarak...
Bir annenin oğlunu sevdiği gibi seviyorum,
Vatanını seven asker gibi seviyorum, ölümü göze alarak...
Bayrak gibi seviyorum, daima berrak...
Bir hastanın şifa arayışı gibi,
Bir yaşlının elinden tutan bastonu gibi,
Her zaman yanında yanı başında olması gerekiyormuş gibi.
Nabzım
Soğuk kış gecelerinde içimizi ısıtan şiirler ile buluşmak ne büyük şans. 🌾🌾🌾