Kırmızı Saçlı KadınMerhabalar,
Evi terkeden babası yüzünden lisede çalışmak zorunda kalan Cem,su kuyusu ustası Mahmut'un yanında çırak olarak işe başlar.
İşlerini yaparken, karşılarındaki sarı çadırda tiyatro gösterisi yapılan yer ve insanlar çok ilgisini çeker.
Bir gün,ilk bakışta aşık olduğu kendisinin iki katı yaşına sahip kırmızı saçlı kadının da bu tiyatordaki oyunculardan olduğunu öğrenir.
Kırmızı saçlı kadın monolog şeklinde eski mesnevi,tasavvufi, efsanevi yahutta masalları anlattır.
Tiyatroya kırmızı saçlı kadını izlemek için gittiğinde İran efsanesi firdevsinin Rüstem ile Sührabı(oğulu öldürmek) oynar kadın sahnede. Mahmut ustasından da duyduğu bu efsane ve kadının oyunculuğu çok etkiler Cemi.
Sonra kendi araştırmaları sonucunda buna çok benzer bir efsane de kendisi bulur yunanlardan, batıdan.
Bu efsane ise Kral oidipus(babayı öldürmek)'tir.
Birisinde oğlu babasını,diğerinde babası oğlunu öldürür bu efsanelerde.
Kırmızı kadına olan aşkı ve öğrendiği bu efsaneler hayatına bir şekilde yön vermeye başlar Cem'in.
Mahmut ustayla yaşadığı talihsiz olaydan sonra ise üstüne suçluluk duygusu da eklenince cemin hayatı kendi tahminlerinin çok üstünde ama hep de içten içe hissettiği şekilde devam eder.
Kaderimizden kaçabilir miyiz?
Kaderimizi efsaneler şekillendirebilir mi?
Gerçekler eninde sonunda ortaya çıkar mı?
İlk aşkımız hayatımızın sonuna kadar bizi yönetebilir mi?
Doğu ve Batıda ortak olan bu efsaneler gerçek mi?
Babalar ve Oğullar hep çatışma halinde midir?
Bu gibi sorular roman boyunca bizi yanlız bırakmıyor.
Çok geniş kapsamlı bir roman,bu anlattıklarım romanın bir de biri,çok yaşanmışlık çokça olaylar silsilesiyle roman kendini merakla okutuyor.
Nobel ödüllü olması beni şaşırtmadı.
Orhan Pamuk kalitesi denen bir durum yine ortadaydı.
Tavsiye ederim.