Selamlar!
Bugünün kitabı #koaladankitaplarokumagrubu ocak kitaplarımızdan biri olan Nişanlılar. İtalyanca yazılan ilk tarihi roman özelliği de taşıyan eserin yazarı Manzoni’nin 1873 yılında vefat etmesi üzerine İtalya’nın her yerinde bir günlük ulusal yas ilan edilmiş. Okullar ve üniversiteler kapatılmış, tiyatrolarda ışıklar karartılmış. Kraliyet ailesi üyelerinin de katıldığı devasa bir cenaze töreni düzenlenmiş yazar için. Giuseppe Verdi, Manzoni’nin ölümünden bir yıl sonra “Requiem” eserini bestelemiş.
1628 ile 1630 yılları arasında, İspanyol yönetimi sırasında Lombardiya’da Lecco yakınlarında bir köyde geçiyor Nişanlılar. Daha önce “Fermo e Lucia” adıyla yazma çalışmalarına başlayan Manzoni zaman içinde Lucia’nın sevdiği adamın adını değiştiriyor ve ipek dokumacısı Renzo karakteri çıkıyor ortaya. Lucia ile evleneceği gün Rahip Don Abbondio’dan aldığı haberle hayal kırıklığına uğrayan Renzo, nikahlarının neden kıyılamayacağını araştırmaya başlar. İşin içinde Don Rodrigo’nun olduğunu öğrenen Renzo, Don Abbondio’nun tehdit edildiğini öğrenir. Renzo ve Lucia’nın çaresizlikle yardım istediği Rahip Cristoforo, elinden geleni yapsa da nişanlı çiftin başına gelecekleri engelleyemez. Lucia ve Renzo’nun yollarının ayrılması ile başlayan kötü günler, hainliklerle ve zorluklarla geçmeye devam eder. Rodrigo’nun tehditleri, Lucia’nın annesi Agnese’nin planları, İsimsiz’in de romana dahil olmasıyla olaylar iyice çığrından çıkar.
Romanın en önemli özelliği ise yıllar içinde İtalya’da ve tüm çevrede yaşanan kıtlığın ve vebanın da kitapta kendine azımsanamayacak ölçüde yer bulması. Sadece aşk ve ilişkileri değil, toplumun maddi ve manevi yıkımı ile yolsuzlukları haksızlıkları ele alan Manzoni, cesur bir portre çiziyor roman boyunca. Aynı zamanda Bildungsroman da olan eserde gelişimi bariz bir şekilde belli olan Renzo saf bir ipek dokumacısından bilge ve siyasi özelliklere de sahip olan bir insana dönüşüyor. 17. yüzyıl Milano’sunu, Otuz Yıl Savaşları’nı, yönlendirilen ve kışkırtılan toplumu ustalıkla kurgulayan yazara hayran olmamak elde değil.
Anlatıcının olaylara müdahale etmesi ve okurla konuşurcasına bir yol izleyerek romandaki olayların gidişatını son ana kadar bilmesi bana Dumas’nın Üç Silahşör anlatımı ile Zevaco’nun Pardayanlar’da kullandığı dili hatırlattı. Tarih, din, maneviyat, savaş, açlık, salgın hastalıklar anlatımı ile olayların yaşandığı bölge tasvirindeki zenginlik uzun uzun konuşulmaya değer. Tarihi kurgularla bezeli romanlardan hoşlanan her okura mutlaka tavsiye ediyorum.