Lozan Konferansı’nın son döneminde Fransa ile en büyük kavgalardan biri borçların frankla mı, yoksa İngiliz lirası ya da altınla mı ödenmesi noktasında olmuştu. Ne var ki, Paris Büyükelçisi Fethi Okyar, 1928'de, Fransız alacaklıların tezine hak veren bir anlaşma imzalamıştır. Bu, Türkiye'nin altından kalkamayacağı ve yeniden dış borçlara ve yabancı sermayeye açılmasına ve daha sonra Polonya - Romanya - Türkiye blokuna sürüklenmesine belki de ilk adımı teşkil edebilecek tehlikeli bir girişimdir. Nitekim bir süre sonra, ya Fransız sermayesine teslim olmak ya da anlaşmadan vazgeçmek durumu ortaya çıkar. İnönü, «Borçlar ancak kâğıt parayla ödenecektir» der. İnönü’nün dediği olur. Okyar, Fransa'ya karşı sözünü tutamadığından Paris Büyükelçiliğinden ayrılır ve yabancı sermaye ile kalkınmayı savunan Serbest Parti'yi kurar. Türkiye, Fransa’nın borçlar tuzağına böylece düşmez.