Yeşil yol, herkesin filmini bildiği o efsane. Ben de önce filmini izlemiş biri olarak, kitapla çok geç tanıştım ne yazık ki. Normalde önce kitabı okuyup sonra filmi izlerdim fakat böyle efsane kitap ve filmlerde hikayeyi bilmek beni çok etkilemiyor. Çünkü biliyorum ki ben onu okumalıyım, kendime onu katmalıyım. Hikaye Cezaevinin E blok bölümündeki -infaz bölümü- baş gardiyan olan Paul'un anlatımıyla başlıyor ve öyle de sürüyor. Bu kısım ile ilgili özellikle yorum yapmak istiyorum. Başlarda anlatım tarzı beni bir miktar rahatsız etti, sanki çok üstün körü yazılmış gibi hissettim. Olayların akışında sekmeler, bariz hatalar çok net hissedilir şekilde yazılmıştı. Şurayı da özellikle belirteyim. Romanımızda Paul olayları anlatırken bunu bir kitap olarak yazıyor ve bizler de bunu okuyoruz. Bunun farkına da varınca aslında yazarın ne yapmaya çalıştığını çok net anladım. Çünkü bu Paul'ün ilk kitabıydı ve yazar bunu çok büyük ustalıkla okura hissettiriyor. Olaylar E bloka gelen idam mahkumlarının deyim yerindeyse ölümünü beklerken onlara eşlik eden gardiyanlar ile geçirdikleri günler etrafında dönüyor. E hak verirsiniz ki infaz bölümünde günler o kadar da sakin geçmiyor. Zaten bildiğim bu hikayeden çok etkilendim. John Coffey'i bu kadar derinden hissetmek ve onu anlayabilmek beni gerçekten çok üzdü. Çaresizliği iliklerime kadar hissettim. Ve tabii kötülüğü de. Herkesin canavar gözüyle baktığı koca bir adamın koca yüreğindeki saflığı ve merhameti hissederken ona sarılma isteğinize engel olamıyorsunuz. Ahh Canım Coffey :'( Şimdi gidip filmini de bir kez daha izleyeceğim. Tabii başarabilirsem.

Yeşil YolStephen King · Altın Kitaplar · 20217,9bin okunma

·

38 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Frida