Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

“Belki de sen kendine göre haklısın. Ama her insanın kendine göre bir yaşayışı vardır. Sen kendin için yaşamışsın ve bu yüzden az kalsın yaşamımı mahvedecektim diyorsun. Mutluluğu ancak başkaları için yaşamaya başladığın zaman duymuşsun. Bense tam tersini duydum. Ben ün için yaşadım. (Oysa ün nedir ki? Gene başkalarına karşı sevgidir, başkaları için bir şeyler yapmak, onların da seni övmelerini istemektir.) Böylece ben başkaları için yaşadım ve hemen hemen değil, büsbütün yaşamımı mahvettim ve ancak kendim için yaşadığımdan beri huzura kavuştum.” Piyer, birden heyecana kapılarak: “İnsan kendi kendisi için nasıl yaşar?” diye sordu. “Ya oğlun, kız kardeşin, baban, onlar yok mu?” Prens Andrey: “Canım onlar benden ayrı varlıklar değiller ki, ha onlar ha ben, yabancı değiller,” dedi. “Kötülüğün, insanı yanlış yola sürükleyen davranışların en önemli kaynağı yabancılardır. Daha doğrusu Prenses Maria ile senin söylediğin gibi bizim insan kardeşlerimizdir. İnsan kardeşlerimiz senin iyilik etmek istediğin o Kievli köylülerdir işte.” Alaylı, kafa tutan bir bakışla baktı Piyer’e. Onu kışkırtmaya çalışıyordu. Piyer, gittikçe daha çok heyecanlanarak: “Şaka ediyorsunuz,” dedi. “Benim istediğim şeylerde (bunların çok azını, hem de kötü bir biçimde yerine getirdim) ne gibi bir kötülük olabilir? Ben iyilik etmek istedim. Orası öyle, belki bir şeyler yapabilirim de. Kimi zavallı insanların, bizden hiçbir ayrımı olmayan ve Tanrı’ya inanma konusundaki bilgileri bir tasvir ile anlamsız bir duadan öteye gitmeyen, bu inançlar içinde yetişen ve aynı biçimde ölen köylülerimizin, ahretteki cezalardan, ödüllerden, teselliden destek ummalarında ne gibi bir kötülük olabilir? Onlara maddi bakımdan yardım etmek bu kadar kolayken, hastalıktan, yardımsızlıktan ölen insanlara doktor, hastane ve yaşlılara bakımevi sağlarsam bir kötülük, bir yanlış yola sürükleniş olabilir mi? Gece gündüz dinlenmek bilmeyen köylüye, çocuklu bir köylü kadınına dinlenme, rahat etme olanağı sağlarsam bu kuşku götürmez bir iyilik olmaz mı?” Bunu söylerken hızlı hızlı konuşuyor, sözcükleri bozuk söylüyordu. Devam etti: “Benim yaptığım bu iş, tam olmazsa, az da olsa, bunları sağlamak için bir şeyler yapabildim; beni bu yaptığım işlerin iyi olmadığına inandırmak şöyle dursun, sizin bile bu konuda başka türlü düşündüğünüze inandıramazsınız. Şunu biliyorum ki... hem de kesin olarak biliyorum ki dünyada tek ve gerçek mutluluk başkalarına iyilik etme zevkini duymaktır.
Sayfa 484Kitabı okudu
·
1 artı 1'leme
·
231 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.