Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

371 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Mutlaka okunmalı herkese tavsiye ediyorum...
(Spoiler) Murat Bardakçı'nın bir videosunu izlemiştim zamanında orada bir kitap söylüyordu İttihat ve Terakki ile ilgili o videoyu arıyordum, "'Hilafet Makamı İngilizler'in Baskısıyla Kaldırıldı' Canlı Yayında Fahrettin Paşa Tartışması.." başlıklı videoya denk geldim. Videoda (youtu.be/G2crVDZp7lI?si=...)
Gazi'nin Çağında İslam Dünyası
Gazi'nin Çağında İslam Dünyası
kitabını öneriyor sonrasında konuşmalar... Gerçekten güzel bir kitapmış. Daha önce hiç duymadığım bilgiler vardı özellikle dönemin İslam coğrafyasının gazetelerinden alıntılar yapması, dönemin siyasi liderlerin açıklamalarıyla yorumlaması kitabı çok verimli hale getiriyor. (Ancak tarihi görüşlerine hiç güvenmediğim
Kadir Mısıroğlu
Kadir Mısıroğlu
dan alıntı yapmasıyla kitabı bırakacaktım ama ilerleyen sayfalarda onu yerdiğini ve
Kadir Mısıroğlu
Kadir Mısıroğlu
nun da kitaplarında kullandığı nesnel verileri aktardığını(Vahdettin'in Bildirisi gibi) gördüm. Yani sadece yermek ve alıntılamak için kullanıyor
Kadir Mısıroğlu
Kadir Mısıroğlu
nu.) Hilafet makamının otoritesinin o dönemde nasıl sarsıldığını ve Müslümanların çok büyük bir kısmının Halifeye itaat etmediğini, Hilafet makamının işlevsel hale gelmediğini, İslam coğrafyasının Hilafet ile ilgili çelişkili davranışlar, siyasi hareketler/görüşler sergilediğini, Hilafet'in yeni Türkiye'nin siyasi arenasındaki çelişkili durumunu, Hilafet'in 18.yy Vehhabilik'ten başlayarak 19.yy sonları ve 20.yy başları ile başlayarak Arap milliyetçiliğiyle özdeşleştirmeye çalışılmasını, Özellikle İngilizlerin Hilafet'in kaldırılmasına yönelik adımlar atmadığını tersine egemenlikleri altında(1.Dünya Savaşı'nda Osmanlı'dan daha fazla Müslüman İngilizlerin egemenliğindeydi) uysal, İngiltere'nin çıkarları doğrultusunda yönlendirilebilir kukla bir Halife peşinde olduklarını kitabı okuyunca öğreniyoruz.
Gazi'nin Çağında İslam Dünyası
Gazi'nin Çağında İslam Dünyası
kitabından ilginizi çekebilecek bir alıntı(Hilafet'in kaldırılması üzerine İslam coğrafyasının öz eleştirilerinden): Mısır'daki Yunanlılar ordularına Müslümanlardan Daha Çok Yardım Etti Hilafetin lağvı kararını 1924 Mart ve Nisan aylarında Mokattam'da yedi yazıyla objektif olarak inceleyen bir kişi A. Sabri'dir. dikkati çekecek bir öz eleştiriye girişiyor: "Hilafetin başkenti işgal edildiği, halife esir edildiği, Hristiyan alemi Haç'ın bu zaferinden dolayı keyiflendiği zaman Müslümanlardan tek protesto çıktı mı? Kimse aldırmadı, yalnız Türkler direndi. Karşı çıktılar ama Müslümanlardan destek alamadılar. Savaşta düşman baskısı altındaydılar denebilir, peki sonrası için ne mazeretleri var? Şimdi her yerde "ma halas rahu = İşte bitti çekilip gittiler" deniyor, çekilen ızdıraplardan hiç bahsedilmiyor. (…) Reuter ajansı uydurup İsmet Paşa'nın demecini bizlere yanlış aksettirdi. "Hilafet Devleti olduğumuz için değil güçlü olduğumuz için Müslümanlar bize yanaşıyor" demedi -ki bana göre bu şekli doğrudur- "İslamın savunması için yaptığımız hizmetler yüzündendir" dedi. Ancak Türkler zafer kazanmaya başladıktan sonra Mısırlılar onlara yardım toplamaya başladı. Mısır'da sayıları bir milyonun çeyreğinden daha az olan Yunanlılar kendi ordularına 14 milyon Mısırlının Hilafetleri için gönderdiğinden fazla para yolladı. Bugün Mısırlılar protesto için seslerini yükseltmekten utanmıyorlar mı? Para borcu kolay ödenir, ama kan borcu zor. Müslümanlar Türklere kan borcu verdiler mi? Türklerin kanına hiç bir Müslüman gönüllünün kanı karışmadığı halde Fransız ordusunda gönüllüler vardı…" (1.4.1924) "Türkler hilafet için tek kuruş ve tek damga kan akıtmak istemiyor diye bu patırdı niye? Sekiz milyon nüfusları var, savaşlardan çıktılar, çoğu ihtiyar, kadın, çocuk. Hilafet'in sancağını bıraktılarsa, onu yükseltmeye kararlı 300 milyon Müslüman varken yere düşer mi? (…) Felsefe yapmayı bırakalım. Sancaktarlar istifa ettiyse başkası gelir ve kaldırır. Sancaktarlar ölebilir, ama sancak, eğer yaşamasını istiyorsanız ebediyen yaşar." (5.4.1924) "Müslümanlar, fikir birliğine varmamak hususunda fikir birliği içindeler. Sadece eleştirmek için eleştirenleri eleştireceğiz. Bunlar Türkleri ve hilafeti en zor günlerinde terk eden Müslümanlardır, hakları yoktur (…) Müslümanların sempatisi olmasa Türkiye kendini koruyamayacak mı? (…) Beş milyon sağlam ve hazmı güç insanları var. Bu beş milyonla baş etmek, mesela 300 milyon Hintliyle baş etmekten daha zordur. Türkiye şimdiye kadar, 300 milyon Müslümanı temsil ettiği ve çıkarlarından sorumlu olduğu sürece Avrupa'yı püskürtmeyi başardı. Artık omuzlarında 300 milyonun savunma yükü olmayınca beş milyon insanla tutumunu devam ettirebilir. (…) Neden Şerif Hüseyin Hilafeti ele geçirmekte böyle acele ediyor? Ülkesi fakir ve buğday, pamuk hiç bir şey üretmediği için değil mi? İngiltere'nin arzusu üzerine Hilafet adına bildiriler yayınlamak için istemiyor mu? Halife Müslümanların çıkarı için değil midir?" (18.4.1924) Müslümanlar içinde Türklere en çok yardım etmiş olanlar Hint Müslümanlarıydı. Hiç destek vermemiş Araplara karşı asıl onların bu konudaki düşünceleri önemliydi. Muhammed Ali 1924 yılı ortasında başından geçen bir olayı şöyle anlatmaktadır: "Hint Müslümanlarının ilk üniversitesi olan Aligarh'ta okuyan gençlere rastladım, bunlar "Türk Fesi" giyiyorlardı (…) Fes, İslami inancın ve dünyanın dört bir yanındaki Müslümanların birbirine, Hilafete ve Türklere sempatisinin bir işaretiydi. Türkler bu kurumu 400 olaylı yıl boyunca Hristiyan ve Avrupa saldırısına karşı korumuşlardı. İslam'ın, Hilafetin ve Türkiye'nin en muhtaç olduğu zamanda bu öğrenciler, hocaları ve yöneticileri, tam anlamıyla tarafsız kalmış ve üçünün düşmanlarına karşı tavır almayı red etmişlerdi. Dolayısıyla kendilerine, bu özel başlıklarını giymekle Türklere neyi anlatmak istedikleri soruldu. Yani eğer İslam, Hilafet yada Türkiye yine tehlikede ise onun yardımına koşacaklar mıydı? 1918'de ateşkesten sonra başlayan ve hala bitmemiş olan krizde böyle bir davranışları olmamıştı. Öyleyse insan onlardan gelecek için ne bekleyebilirdi? Bu sözler kızgınlıktan çok üzüntü ile söylenmişti, dolayısıyla öğrenciler soruyu yanlış yorumlamadılar. Ama cevap veremeyeceklerini de kabul ettiler.' (M. Ali'nin Seçme Yazıları, s.430, 1926'da "Milli Müslüman Eğitimi" başlıklı yazısından) Okumak isteyenler için PDF: drive.google.com/file/d/1zSwCoZA... Okuyacak arkadaşlara şimdiden iyi okumalar...
Gazi'nin Çağında İslam Dünyası
Gazi'nin Çağında İslam DünyasıOrhan Koloğlu · Boyut Kitapları · 19947 okunma
··
791 görüntüleme
Poyraz Ayrıç okurunun profil resmi
Bu söz: "Para borcu kolay ödenir, ama kan borcu zor. Müslümanlar Türklere kan borcu verdiler mi? Türklerin kanına hiç bir Müslüman gönüllünün kanı karışmadığı halde Fransız ordusunda gönüllüler vardı…" Bu söz bizi düşündürmeli.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.