Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Hacı Bektaş Veli Vilayetnamesi’ içinde, kutsal bir bilgi gibi okuyucuya sunulan iki büyük yalan vardır. Bu yalanlan Vilayetna­me’nin sayfaları arasından ayıklayıp, uzaklaştırmadan gerçeğe ulaş­mak için yapılacak bütün çalışmalar, daha başlangıçta sonuçsuz kal­maya mahkum olacaktır. Anadolu ve Balkanlar’daki Alevi zümrelerini Osmanlı devlet safına çekmek amacıyla ve Osmanlı İmparatorluğu’nun arzu ve ihtiyaçlarına göre kaleme alınan/ya da yeniden düzenlenen Vilayetname’de, Hacı Bektaş Veli’nin çocukluğundan başlayarak tüm yaşamı uzun uzun nakledilir. Vilayetname’ye göre Hacı Bektaş Veli yedinci imam Mûsa-ı Kazım’nın üçüncü kuşaktan torunu bir Arap soylusudur, altı aylıkken şehadet getirmiş, çocukken kuran okumayı öğrenmiş, hacca gitmiş, ömrü boyunca namazından geri durmamıştır. İmam Mûsa-ı Kâzım’ın 799 yılında vefat ettiği biliniyor. Eldeki bütün veriler, Hacı Bektaş Veli’nin 1270-1271 yıllan arasında hayata gözlerini yumduğunu gösteriyor. Abdülbâki Gölpınarlı’nın çok yerin­de tespit ettiği gibi: ‘Bu tarihle, İmam Mûsa-ı Kâzım ’ın vefatı ara­sında tam beş yüz altmış beş yıl vardır ki; bu kadar yılın için­ de Hacı Bektaş’la İmam Mûsa-ı Kâzım arasında ancak üç kişi­nin bulunması mümkün değildir’? Hacı Bektaş Veli’yi İmamlar so­yuna bağlamak için Vilayetname’de yazılanların tamamen uydurma olduğu en başından bellidir. Vilayetname’nin sayfaları arasına sıkıştırılmış ilk büyük yalan budur. İkinci büyük yalan Hacı Bektaş Veli’nin, Türkistanlı Ahmet Yesevi’nin halifesi ve müridi olduğudur. Vilayetname’ye göre Hacı Bek­ taş Veli gençlik yıllannda Türkistan’da bulunmuş ve Hoca Ahmet Yesevi’nin hizmetine girmiştir. Vilayetname’de Hacı Bektaş Veli’nin Ahmet Yesevi ile olan ilişkisi, Hacı Bektaş Veli’nin Türkistan’a yaptığı ziyaret ile başlatılır. “Hacı Bektaş hemen Türkistan’a yürüdü. Ahmet Yesevi’nin dergâhına ulaştı; eşiğine yüz sürdü ve kapısında peymançe dur­du. Ahmet Yesevi, Hacı Bektaş’ı görünce mülk ıssı gelmiş diye çok sevindi.” Hoca Ahmet Yesevi çok sevdiği ve güvendiği Hacı Bektaş Veli’yi, esir olan oğlunu kurtarması ve öç alması için kafirlerin üzerine savaşa gönderir. “Ya Hacı Bektaş Hünkar” dedi. “Tanrı seni madde alemi­ne sahip kıldı. Önce Bedehşan ilini fethet ve kafirin kanını yere saç”. Hacı Bektaş Veli, Ahmet Yesevi’nin oğlunu kurtarıp, kafiri kı­rıp kanını yere saçıp, Bedehşan ilini fethettikten sonra Ahmet Yesevi onu, “Git seni Rum’a saldık; Sulucakarahöyük’ü sana yurt ver­ dik” diyerek Anadolu’ya salar. Hacı Bektaş Veli Ahmet Yesevi’nin Anadolu’ya gelerek Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Bey’i önünde diz çöktürür, ‘Elif Tac’ giydirir ve Selçuklu Sultanı Alaattin Keyhüsrev’e haber gönde­rerek Osman Bey’e makam (beylik) verilmesini buyurur. “Hacı Bektaş, Osman Bey’in yüzüne baktı. ‘Safa geldin Os­man’ım, kadem getirdin başındakini çıkar yaklaş’ dedi. Osman huzura vardı diz çöktü. Hünkar o tacı aldı, tekbirleyip Osman Bey’in başına giydirdi... Ardından da sultanın adamlarına ‘Varın oğlumuz Alaaddin’e söyleyin buna yüce bir makam versin, bunu bizim yaptığımız gibi kafirlere göndersin’ buyurdu.” Vilayetname’ye göre Hacı Bektaş Veli, Osmanlı Padişahı Sultan I. Murat zamanında hayata gözlerini yumar ve I. Murat tarafından yaptırılan türbesinde ‘sır ’lanır. Türkistanlı Ahmet Yesevi 1160 yılında öldü. Hacı Bektaş Veli onu ziyaretinde ve onun adına savaşlara katıldığında, yirmili yaşların­ da olduğunu varsayarsak, Hacı Bektaş Veli’nin 1160 yılından önce yir­mili yaşlarına ulaştığını kabul etmemiz gerekir. Bu durumda Hacı Bek­ taş Veli’nin doğum tarihi 1130-1140 arasında bir zamanda olmalıdır. Öte yandan yine Vilayetname’de Hacı Bektaş Veli’nin, Sultan I. Mu­rat’ın saltanat yıllarında Hakka yürüdüğü öne sürülür ki bu da 1362- 1389 yıllan arasıdır. Vilayetname’de yazılan Hacı Bektaş Veli’nin ya­şam öyküsünü doğru kabul edecek olursak, Hünkar’ın iki yüz elli yıl gibi hiçbir insana nasip olmamış çok uzun bir yaşam sürdüğüne de inanmamız gerekecektir. Hacı Bektaş Veli iki yüz elli yıl yaşamadı. O, Ahmet Yesevi’nin ölümünün üzerinden kırk yıldan fazla bir zaman geçtikten sonra dünyaya geldi. Hacı Bektaş Veli ile Türkistanlı Ahmet Yesevi’nin yolları hiçbir zaman kesişmedi. Vilayetname’de zikredilen Hacı Bektaş Veli’ye ait doğum ve ölüm tarihlerinin gerçekle hiç bir ilintisi bulunmamaktadır.
Sayfa 43 - KalkedonKitabı okudu
·
34 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.