Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

İMPARATORLUGUN BIRAKTIKLARI
İngiliz İmparatorluğu'nun Hindistan'da geriye bıraktığı ne vardı? Bu soruya Alex von Tunzelmann, lndian Summer isimli kitabına tam da benim işaret ettiğim fikri zemini dile getirerek başlıyor: Başta, iki millet vardı. Biri büyük, kudretli ve muhteşem bir imparatorluğa sahipti. Harika bir idaresi, çok zarif bir kültürü vardı. Yeryüzünde geniş topraklara hükmediyordu. Diğeri ise gelişmemişti. Topraklarında yarı feodal bir sistem vardı. İnsanları din yüzünden ayrışmıştı. Cahil, hastalıklardan yakası kurtulmayan ve pis pis kokan halkını doyuramıyordu. Bu iki milletten ilki Hindistan, ikincisi İngiltere idi. Tarihçi Andrew Roberts ise hayrete düşürecek bir biçimde daha da ileri giderek İngiliz idaresinin "alt kıranın modernleşmesine, gelişmesine, korunmasına, zirai ilerlemesine, dil birliğini sağlamasına ve nihayet demokratikleşmesine vesile olduğunu" iddia ediyor. Hindistan'ın siyasi birliğini ve demokrasisini İngiltere'ye borçlu olduğu fikrini ele aldık; ülkede İngilizlerin hukukun üstünlüğüne yönelik getirdiği ciddi kısıtlamaları gösterdik; Roberts'in "modernleşme, gelişme [ve] zirai ilerleme" iddialarını boşa çıkaran ekonomik sömürüyü ve toprakların yağmalanmasını ortaya koyduk; ve Hindistan'daki İngiliz despotluğunun müşfik ve aydınlanmacı bir tarafı olduğu iddiasını çürüttük. Tüm bunların yanında, İngiliz idaresi olmaksızın Hindistan'ın böylesi bir modernleşmeyi gerçekleştiremeyeceği iddiası daha bir can sıkıcıdır. 'fatihi boyunca dünyanın gördüğü en muhteşem (ve kendi dönemleri içinde en modern) medeniyetleri doğuran Hindistan, kendi haline bırakılsaydı neden bugünün gelişmiş ya da ileri milletlerinin hasletlerini edinemesindi ki? Kitabın önceki sayfalarında da belirttiğim üzere birkaç bin yıllık medeniyet tarihinin farklı safhalarında Hindistan'ın hikayesi eşsiz eğitim kurumları, dünyanın hiçbir yerindeki o dönemin kentleri ile kıyas kabul etmeyecek muhteşem kentler, öncü icatlar, dünya standartlarında üretim ve sanayi, yüksek yaşam standartları, refah getiren ekonomi politikaları ve bolluk ile doludur. Kısacası, bugünün 'modernliğinin' başarı kriterlerinin tamamı vardı. İngilizler tarafından kaynakları sonuna kadar sömürülmeyip kendisinin kullanma imkanı olsaydı yine aynı başarıları yakalayamayacağı iddiasının makul bir dayanağı yok. Avrupalı sosyal demokratlara hitap eden bir İngiliz yazar 1 907 senesinde şöyle diyordu: "Nerede imkan verilirse [Hindistanlılar] hemen orada en büyük maharetlerini sergilerleR; dolayısıyla, binlerce yıldır gayet mahir bir şekilde ticaretlerini yürüten ve yeterince zinde olmayan milletleri muhtemelen yok edecek istila ve hastalıkları atlatmış büyük Devletlerin, bir avuç sevimsiz yabancının işlerine karışmaktan vazgeçmesi veya vazgeçirilmesi hailinde kendi işlerini kendilerinin göremeyeceğini düşünmek saçmalıktan başka bir şey değildir." Her şey bir yana bırakılsa bile bu argümanın en kuvvetli delili, sömürgeciliğin ülkeyi sürüklediği derin sosyo-ekonomik çıkmazdan kurtulması zorunluluğuna ve Bağımsızlık'ın ardından hatalar yapmasına rağmen Hindistan'ın İngilizler gittikten sonra 70 seneden az bir sürede dünyanın üçüncü en büyük ekonomisi olması ve bugün hala en hızlı büyüyen ekonomilerden biri olmasıdır. Üstelik, 'modernlik' göstergesi olan bir dizi işi de başarmıştır. Bunların arasında ilk denemede Mars yörüngesine başarılı bir şekilde uzaygemisi yerleştirmek de vardır (ki ABD bu işi becerememiş, Çin ve Japonya ise teşebbüs aşamasında kalmıştır). Eğer iki asır boyunca İngilizler başına musallat olmamış olsaydı, Hindistan daha neler başarırdı acaba? İmparatorluğu haklı çıkarmaya çalışanlar İngilizlerin Hindistan'a armağanlarından bahsediyorlar: Tren yolları; hepsinden önemlisi İngiliz dili; eğitim sistemi ve başta kriket olmak üzere spor ki krikette Hindistan iki defa dünya şampiyonluğu elde etmiştir. Şimdi bunları sırayla ele alalım.
·
42 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.