Gönderi

C. G. Jung'un Gnosis'i
C. G. Jung'un Gnosis'i Gizemden Doğmuş Bir Bilim Yirminci yüzyılın bu son çeyreğinde, çok az kişi derinlik psiko­ lojisinin çağımız kültürünün en güçlü dönüştürücü kuvvetlerin­ den biri olduğunu inkar edebilir. On dokuzuncu yüzyılı nitele­ miş olan karanlık bilinç yabancılaşmasından çıkarak, insanoğlu­ nun zihnindeki bilinçdışı gizeminin yeniden keşfi, geçmiş ku­ şakların gözleri önün<;ie yükselen tamamen yeni bir ruh dünyası oluşturan biblik (incile ait, çn.) bir mayaya çok benzer hale gel­ miştir. Alman filozof Martin Heidegger on dokuzuncu yüzyılı modern çağın tüm yüzyılları içindeki en karanlık yüzyıl olarak nitelerken büyük bir gerçeklikten söz ediyordu; ancak yine de bilinçdışının iki öncü devi Sigmund Freud ve Carl Gustav Jung'un, sırasıyla 1856 ve 1875 yılında dünyaya gelişi tam da ru­ hun ışığının en fazla karartıldığı bu zamana denk gelmiştir. Freud, kaderin birçok şeyin maskesini kaldırmaya yöneltti­ ği büyük bir kaşifti. Halkın yanı sıra psikologlar da ona borçlu oldukları büyük minnettarlığın hala yeni yeni farkına varmakta­ dır. Eski, dar materyalist bilim ekolünden bir adam, üstelik iyi­ leştirme sanatları için pratik zorunlulukları yalnızca biyoloğun laboratuvarından elde edebiliyorken Freud, zamanının düşünce örüntülerini kullanmaktan başka bir şey yapamazdı. Kaderin trajik ve ironik bir oyunuyla, buluşları eninde sonunda bilimsel rasyonalizm dünyasını tam temellerinden sarsmış olan bu ada­ mın kendisi de umutsuz bir inançla koruyup savunduğu rasyo­ nalist ve indirgemeci dogmaya zincirlenmiş kaldı. Tıpkı Musa gibi, o da başkalarını götürdüğü vaat edilmiş topraklara gireme­ di, böylece son fetih görevi daha genç bir adama, zihnin yeni bir rehberine kaldı; adı Carl Gustav Jung'du. 29 BİLİNMEYEN fUNG Jung kimdi ve bu onurlu psişik öncülük görevini nasıl ba­ şardı? Ruhun en gizli yerleri hakkındaki kahince içgörüsünün kaynakları nelerdi? Bilgeliği nereden geliyordu? Uzun yaşamı boyunca (26 Temmuz 1875 - 6 Haziran 1961) insanlar Jung'un çalışmalarının merak uyandıracak kadar ezote­ rik ve majik fikirlerine daima çok şaşırmışhr. Aydınlanma çağın­ dan beri aydın sınıfı dünyasında o ana dek işitilmemiş bir olguy­ du bu.Karanlık ve kadim gücün sembol ve imgeleri binlerce yıl­ lık kabirlerinin toz toprağından kurtulup yeniden meydana çı­ karılmıştır.Aykırılar ve simyacılar, mistikler ve majisyenler, Ta­ ocu bilgeler ve Tıbet lamaları kendi saklı araşhrmalarının hazi­ nelerini modern İsviçreli Hermes'in büyücülüğüne borçludur. Çocukluk dönemi travmaları ve bebeklik dönemine aşırı ilgi du­ yan Psikoanalizin ilk dönemlerinin sıradan, şahsi geçmişin tan­ rıları ve kahramanları da çocukluk döneminin arzu ve korkula­ rına yüceltilmiş maskeler olmaktan çıkmıştı. Tıpkı denizin kö­ püklerinden yükselen Venüs ya da Zeus'un alnından doğan At­ hena gibi, arşetipler de kolektif bilinçdışının prima materia'sın­ dan ortaya çıkmış ve Tanrılar bir kez daha insanlarla birlikte yü­ rümüştür.Psişenin bu tarih öncesi yaratıcı sularında bir adamın ruhu, Jung'un dehası dolaşmışh. Bilgili olanlar merak, bilge olanlar hayret edebilirdi pekala, çünkü yeni bir zihin çağı gel­ mişti. Kimi zaman daimi felsefe ya da teosophia (tanrısal ilim, çn.) olarak adlandırılan alternatif gerçeklik geleneğinin kuramları ve arkan disiplinler konusunda bilgisi olanlar için, Jung'un öğreti­ leriyle uzun süredir inisiyasyon yolu olarak bildikleri şey arasın­ da belirli paralellikler olduğu çok geçmeden açığa çıkmıştı.Ün­ lü ezoterik şair ve diplomat Miguel Serrano'nun yeni ufuklar açan C. G. fung and Hermann Hesse adlı küçük çalışmasında göz­ lemlediği gibi, Jung'un çalışmalarının tümünde sanki ilkinin te­ melini oluşturan ikinci bir dil var gibidir. Analist bir gizemler ka­ hini olurken, hasta da bir acemi bir mürit ya da izdeş olur.Has­ talık kendisini bölünmüş ya da eksik bir durum, sağlık ise spiri- 30 tüel bir bütünlük hali olarak gösterir. Analitik psikoloji, bazı Bu­ dist ve Hindu kuramları tarzında kişiliği ya da egoyu ortadan kaldırmaksızın, birey ve evren arasında bir diyalog olarak gö­ rünmeye başlar. Jung'un çalışmalarının kaynakları uzun yıllar boyunca bir tahmin konusu olarak kalmışhr. Ömrü boyunca, Jung keşifleri­ nin kökenlerini, çoğu kez Hermetik gizleme eğilimine çok ben­ zeyen bir tedbir örtüsü altında tutmuştur. Yazdığı her şeyin, ça­ lışmalarının büyük bölümü ne kadar ezoterik ya da mistik görü­ nürse görünsün daima psikoloji alanındaki deneyime dayandı­ ğını işaret ederek deneysel kanıtlara dayalı olduğunu defalarca söylemiştir. Pek çok kişi bunu Jung'un birçok hastayı tedavi etti­ ği, aynı zamanda birçok genç meslektaşının pratik araştırmasın­ dan yararlandığı ve kitaplarının hiç kuşkusuz bu kaynaklardan toplanmış verilerin sonucu olduğu şeklinde yorumlamışhr. El­ bette, onun aslında geleneklere pek uymayan bir bilim adamı ol­ duğunu, astrologlar ve din adamlarıyla görüştüğünü ileri süren söylentiler olmuştur. Ayrıca, kendisinin okült ve esrarengiz de­ neyimler yaşadığı, hayaletler gördüğü ve kahinlerle görüştüğü de kulaktan kulağa fısıldanmıştır.
·
17 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.